Sayfalar

6 Mayıs 2009 Çarşamba

KUR'AN'DA NUH KAVMİ

KUR'AN DA NUH KAVMİ
Muhakkak Biz Nuh'u, kavmine gönderdik. Dedi ki:"Ey kavmim, Allah'a köle olun, sizin O'ndan başka İlahınız yoktur. Doğrusu ben sizin için, büyük bir günün azabından korkarım."
(Nuh'un) Kavmi'nin önde gelenleri dedi ki:"Gerçekten biz seni, apaçık sapkınlık içinde görüyoruz."
(Nuh) dedi ki:"Ey kavmim, bende bir sapkınlık yoktur; ancak ben Alemlerin Rabbi'nden bir elçiyim.Size, Rabbimin risaletini tebliğ ediyor, öğüt veriyor ve sizin bilmediklerinizi, ben Allah'tan biliyorum.Sakınırsınız ve umulur ki rahmet olursunuz diye,sizi uyarmak için, içinizden bir adama, Rabbinizden bir zikir (hatırlatma) gelmesine mi şaşırdınız ?"
(Nuh'u) yalanladılar. Arkasından biz de onu ve gemide onunla birlikte olanları kurtardık ve ayetlerimizi yalanlayanları (suda) boğduk. Muhakkak onlar, kör olan bir kavimdi.
[ARAF(7)/59-64]
Onlara, Nuh'un haberini anlat.
O zaman kavmine demişti ki:"Ey kavmim, benim makamım ve Allah'ın ayetleriyle hatırlatmalarım, eğer size ağır geliyorsa, ben Allah'a tevekkül ettim. Siz de işlerinizi ve ortaklarınızı toplayın. Sonra 'işleriniz', sizi kederlendirmesin ! Bana karşıda, hükmünüzü verin, sürede tanımayın! Şayet yüz çevirirseniz, (bilin ki) ben sizden bir ücret istemedim. Benim ücretim Allah'tandır. Ve ben teslim olanlardan olmakla emrolundum."
Arkasından O'nu yalanladılar. Biz de O'nu ve Onunla beraber olanları, Gemiyle kurtardık ve onları halifeler (önderler) kıldık. Ve ayetlerimizi yalanlayanları (suda) boğduk. Uyarılanların akıbetinin (sonunun) ne olduğuna bir bak!
[YUNUS(10)/ 71-73]
Muhakkak Biz Nuh'u, kavmine gönderdik.
(Onlara dedi ki:)" Muhakkak ben, sizin için apaçık bir uyarıcıyım.Köle olmamalısınız, ancak Allah'a köle olmalısınız. Ben sizin için elim (acı) bir günün azabından korkarım."
Kavminden, ileri gelen kafirler (Hakkı örtenler):"Biz seni, bizim gibi bir beşerden başkası görmüyoruz. (Yine) görüyoruz ki, sana basit görüşlü, aşağı olan kimselerimizden başkası tabi olmuyor. Sizin bize karşı, bir faziletinizi (üstünlüğünüzü) de görmüyoruz. Bilakis biz sizi, yalancılar görüyoruz" dediler.
Dedi ki (Nuh):"Ey kavmim, görmüyor musunuz, şayet ben Rabbimden bir delil (belge) üzere isem ve bana O'nun indinden bir rahmet verilmişse ve de ona (rahmete) karşı, sizi de bir körlük kaplamışsa da mı, biz sizi buna (iman etmeye) zorlayacağız? Ey Kavmim, ben sizden buna (imana) karşılık bir mal istemiyorum. Benim ücretim, yalnızca Allah'a aittir. Ben iman edenleri de, kovacak değilim. Muhakkak Onlar, Rablerine kavuşacaklardır. Ancak ben sizi, cahil bir kavim olarak görüyorum.Ey kavmim, şayet ben onları (iman edenleri) kovarsam, Allah'tan bana (gelecek azaba karşı), kim yardım edecek? (Hiç) düşünmez misiniz?Ben size, Allah'ın hazineleri yanımdadır, demiyorum ve gaybı da bilmiyorum. Ne de, melek olduğumu söylüyorum. Gözlerinizin hakir gördüğü kimselere de, Allah kesin olarak bir hayır vermez demiyorum. Onların nefislerinde olanı, Allah en iyi bilendir. (Hakka tabi olmazsam), muhakkak o zaman, zalimlerden olurum."
Dediler ki:"Ey Nuh, bizimle cedelleştin (çekişip-durdun), bu cedelleşmede ileri de gittin. Şayet doğru söylüyorsan, bize vaadettiğini getir (görelim)."
(Nuh) dedi ki:"Şayet dilerse, onu size Allah getirir ve siz, (Allah'ı) aciz bırakacak değilsiniz.Eğer Allah, sizi azdırmayı dilemişse, ben size nasihat (öğüt) vermek istesem de, öğüdümün size yararı olmaz. (Allah), sizin Rabbinizdir ve O'na döndürüleceksiniz."
Yoksa Onlar:"Bunu kendisi uydurdu" mu diyorlar?
De ki: "Eğer onu ben uydurduysam, benim cürümüm (suçum) bana aittir ve ben, sizlerin suçlarınızdan beriyim (uzağım)."
Nuh'a vahyedildi ki:"Muhakkak iman edenlerin dışında, elbette kimse iman etmeyecek. Onların yapmakta olduklarından dolayı üzülme.Bizim gözetimimizde ve vahyimizle gemiyi yap. Zalimler (müşrikler) konusunda, Bana hitap etme (seslenme). Muhakkak onlar, (suda) boğulacaklardır."
(Nuh) gemiyi yaparken, kavminin ileri gelenleri, kendisine her uğradığında, Onunla alay ediyorlardı.
(Nuh):"Eğer bizimle alay ederseniz, biz de sizlerle alay ettiğiniz gibi, alay edeceğiz Aşağılatıcı azabın kime geleceğini ve kalıcı azabın kimin olacağını, ilerde bileceksiniz."dedi.
Sonunda, emrimiz geldiğinde ve tandır (fırın-mağma) feveran ettiği (kızıştığı) zaman, dedik ki:"Her birinden ikişer çift (hayvan) ile aleyhlerinde söz geçmiş olanlar dışında, aileni ve iman edenleri ona (gemiye) yükle."
Onunla birlikte, çok azından başkası iman etmemişti.
Dedi ki (Nuh): "Ona binin. Onun yüzmesi de, demir atması (durması) da, Allah'ın adıyladır. Şüphesiz, benim Rabbim bağışlayandır, esirgeyendir."
(Gemi), dağlar gibi dalga(lar) içinde, Onlar ile yüzerken, Nuh, uzaklaşmakta olan oğluna seslendi:"Ey oğlum, bizimle birlikte bin ve kafirlerle birlikte olma."
(Oğlu) Dedi ki:"Ben bir dağa sığınacağım, o beni sudan korur."
Dedi ki (Nuh): "Bugün Allah'ın emrinden, Allah'ın esirgediği kimseden başkasına koruma yoktur."
Ve ikisinin arasına dalga girdi, (böylece) o da boğulanlardan oldu.
Denildi ki: "Ey Arz (yer), suyunu yut ve ey Sema (gök), sen de (suyunu) tut!"Su çekildi, emir kaza edildi (yerine geldi). (Gemi de) Cudi (dağı) üstüne oturdu. Ve zalimler kavmine de; 'uzak olsun' denildi.
Nuh, Rabbine seslendi.Dedi ki:"Rabbim, şüphesiz benim oğlum ailemdendir ve muhakkak Senin vaadin de haktır. Sen hakimlerin hakimisin."
Dedi ki (Allah):"Ey Nuh, muhakkak O senin ailenden değildir. Şüphesiz o, salih olmayan bir iş (yapmıştır). Öyleyse, hakkında bilgin olmayan şeyi, Ben'den isteme. Şüphesiz Ben, cahillerden olmayasın diye, sana öğüt veriyorum."
Dedi ki (Nuh): "Rabbim, bilgim olmayan şeyi, Sen'den istemekten, San'a sığınırım. Ve şayet beni bağışlamaz ve beni esirgemezsen, hüsrana uğrayanlardan olurum."
Denildi ki:"Ey Nuh, sana ve seninle birlikte olan ümmetler üzerine, Bizden selam ve bereketlerle (gemiden) in. (Sizden türeyecek diğer kafir) ümmetleri de yararlandıracağız. Sonra onlara, Bizden elim (acı) bir azap dokunacaktır."
[HUD (11)/ 25-48]
Nuh da; daha önce çağrıda bulunduğu zaman, Biz onun çağrısına cevap verdik. Onu ve ailesini büyük bir üzüntüden kurtardık. Ve ayetlerimizi yalanlayan kavme karşı 'ona yardım ettik'. Şüphesiz onlar, kötü bir kavimdi. Biz de onların tümünü (suda) boğduk.
[ENBİYA (21)/ 76-77]
Muhakkak Biz Nuh'u, kavmine (elçi olarak) gönderdik.
(Nuh), kavmine dedi ki: "Ey kavmim, Allah'a köle olun, sizin O'ndan başka ilahınız yoktur, sakınmayacak mısınız?"
Arkasından (Nuh'un) kavminin Hakkı örten önderleri, dediler ki:"Bu, sizin benzeriniz bir beşerden başkası değildir. Size karşı üstünlük elde etmek istiyor. Şayet Allah dileseydi, melekler indirirdi. Biz bunu, geçmiş atalarımızdan da işitmedik.Muhakkak (Nuh), kendisinde cinnet (delilik) bulunan, bir adamdan başkası değildir, onu belli bir süre gözetleyin."
Dedi ki (Nuh):"Rabbim, beni yalanlamalarına karşılık, bana yardım et!"
Arkasından Biz ona:"Gözetimimiz altında ve vahyimizle gemi yap. Ne zaman ki, Bizim emrimiz gelip de, tandır (fırın-mağma) kızışınca, ona (gemiye), her (tür hayvandan) ikişer çift ile, onlardan aleyhlerine söz geçmiş (azap hak olmuş) olanlar dışında, kalan aileni de (gemiye) bindir. Zalimler konusunda, Bana seslenme! Muhakkak onlar, (suda) boğulacaklardır. Ne zaman ki sen ve seninle beraber olanlar gemiye yerleşirsiniz, o zaman, bizi zalim kavimden kurtaran Allah'a, Hamd olsun" deyin diye vahyettik.
Ve deki:"Rabbim, beni mübarek bir menzil (yer) de, indir. Sen konuklayanların en hayırlısısın."
Şüphesiz bunda, ayetler vardır ve muhakkak Biz sınayanlarız. Sonra, onların ardından, başka bir nesil inşa ettik.
[MÜMİNUN (23)/ 23-31]
Nuh Kavmi, vakta ki elçileri yalanladı,onları (suda) boğduk. İnsanlar için onları, bir ayet (alamet) kıldık. Ve Biz Zalimlere,elim (acıklı) bir azap hazırladık.
[FURKAN (25)/ 37]
O zaman onlara, kardeşleri Nuh dedi ki:"Sakınmıyor musunuz?Muhakkak, ben sizin için, emin (güvenilir) bir elçiyim.Allah'tan korkun (sakının) ve bana itaat edin.Buna karşılık, ben sizden bir ücret istemiyorum; benim ücretim ancak Alemlerin Rabbi'ne aittir.Allah'tan korkup (sakının) ve bana itaat edin."
Dediler ki:"Sana, sıradan (aşağı olan) insanlar itaat ederken, iman eder miyiz?"
(Nuh) Dedi ki:"Onların ne yaptıkları konusunda, benim bilgim yoktur.Onların hesabı ancak Rabbime aittir, şayet şuurundaysanız.Ve ben,mü'min olanları kovacak değilim.Ben, yalnızca apaçık bir uyarıcıyım."
Dediler ki:"Şayet vazgeçmezsen ey Nuh,elbette taşlananlardan olacaksınız."
(Nuh) Dedi ki:"Rabbim, şüphesiz kavmim beni yalanladı.Benimle onların arasını, bir açışla aç, beni ve benimle birlikte olan mü'minleri kurtar."
(Arkasından) onu ve onunla birlikte olanları, (hayvanlarla) yüklü bir gemiyle kurtardık. Bundan sonra, (arkada) kalanları da, (suda) boğduk. Muhakkak bunda, bir ayet (alamet) vardır.Ancak onların çoğu, iman edenler olmadılar.
[ŞUARA (26) / 106-121]
Muhakkak Biz Nuh'u, Kavmi'ne gönderdik.İçlerinde elli yılı eksik olmak üzere, bin sene kaldı. Arkasından onlar zalimlerken,'tufan' onları yakalayıverdi. (Böylece) Biz 'onu ve gemi halkını' kurtardık ve bunu, alemlere bir ayet (alamet) kıldık.
[ANKEBUT (29)/14-15]
Şüphesiz Nuh, Bize seslenmişti de, ne güzel icabet etmiştik. Onu ve ailesini, büyük üzüntüden kurtarmıştık. Ve onun soyunu, (dünyada) kalıcı kıldık. Arkadan gelenlere, onu (ders olarak) bıraktık. Alemler içinde, Nuh'a selam olsun. Muhakkak Biz, muhsinlere böyle karşılık veririz. Şüphesiz o, Bizim mü'min kölelerimizdendi. Sonra diğerlerini (suda) boğduk. Muhakkak İbrahim de, onun (soyunun) bir kolundandır.
[SAFFAT(37)/75-83]
Bundan önce, Nuh Kavmi'ni de (yıkıma uğrattık). Muhakkak onlar, fasık bir kavimdi.
[ZARİYAT (51)/46]
Onlardan önce, Nuh Kavmi de yalanlamıştı.
Kölemizi (Nuh'u), yalanlayarak dediler ki: " (O) mecnun (cinni) dir, engellenmiş ve baskı altına alınmıştır."
(Sonunda Nuh), Rabbini çağırdı : "Muhakkak ben, mağlup (yenik) durumdayım, bana yardım et!" dedi.
Biz de, 'bardaktan boşanırcasına akan' bir su ile göğün kapılarını açtık. Yeri de 'coşkun kaynaklar' halinde fışkırttık. Arkasından su(lar), takdir edilmiş bir emir (iş) üzere birleşti. Ve (Nuh'u), levhalar (tahtalar) ve perçinler (çiviler) sahibi gemiyle taşıdık. İnkar edilen (örtülen) o kimseye (Nuh'a), bir mükafat olmak üzere; (gemi) gözlerimizin önünde akıp gitmekteydi. Şüphesiz Biz, bu (tufanı), bir ayet (alamet) olarak bıraktık, var mı düşünen (araştıran)?
[KAMER (54)/9-15]
Muhakkak Biz, Nuh'u ve İbrahim'i gönderdik. Peygamberliği ve Kitabı onların soylarında kıldık. Onlardan hidayet üzere olanlar (vardır.) Onlardan çoğu da fasıktır.
[HADİD (57)/26]
Allah, Hakkı örtenlere, Nuh'un eşini ve Lut'un eşini örnek verdi. İkisi de, kölelerimizden salih olan bu iki kölemizin, nikahları altındaydı; (ancak) o ikisine ihanet ettiler. Bu iki kadına, (eşleri), Allah'tan (hiçbir) şeyle, yarar sağlayamadılar. Ve bu ikisine de, "ateşe girenlerle beraber ateşe girin" denildi.
[TAHRİM (66)/10]
Şüphesiz Biz Nuh'u, kavmine, "onlara elim (acı) bir azap, gelmeden evvel uyarsın" diye gönderdik.
(Nuh) dedi ki:"Ey kavmim, şüphesiz, ben size (gönderilmiş) apaçık bir uyarıcıyım. Allah'a köle olun! O'ndan sakının ve bana itaat edin!(Ki) suçlarınızı bağışlasın ve sizi belirli bir ecele (vakte) kadar ertelesin. Muhakkak Allah'ın eceli (vakti) geldiği zaman, o ertelenmez. Keşke bilseydiniz!"
(Nuh) Dedi ki:"Rabbim muhakkak ben, kavmimi gece ve gündüz davet ettim. Ancak benim davetim (çağrım), onların firarından (kaçışından) başka bir şeyi artırmadı. Doğrusu ben, onları bağışlaman için, her davet edişimde; onlar, parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerine büründüler ve ısrarla kibirlenerek, büyüklük tasladılar.Sonra onları, cehren(açıkça) davet ettim.(Yine)onlara aleni (açık) ve gizli bir şekilde (konuştum)."
Dedim ki:"Rabbinizden mağfiret isteyin; şüphesiz O, çok bağışlayandır. Üzerinize, Gök'ten bol yağmur göndersin. Size mallar ve çocuklarla yardımda bulunsun. Sizin için, bağlar-bahçeler ve ırmaklar kılsın. Size ne oluyor ki, Allah için bir vakar(saygı, büyüklük) ummuyorsunuz(yakıştırmıyorsunuz). Muhakkak O, sizi, "tavır-tavır"(aşama-aşama) yaratmıştır. Allah'ın, semayı (göğü), yedi tabaka halinde, nasıl yarattığını görmüyor musunuz? Ve bunlar içinde Ay'ı bir 'nur', Güneş'i de, (ışık veren) bir 'kandil' kıldı. Allah, sizi, Arz'dan bir bitki (gibi) bitirdi. Sonra sizi, orada iade eder ve sizi bir çıkarılışla çıkarır. Allah, Arz'ı sizin için yaygın kıldı. Öyle ki, orada geniş yollarda gezip-dolaşasınız diye."
Nuh dedi ki:"Rabbim, muhakkak onlar, bana isyan ettiler, mal ve çocukları, kendisine hüsrandan (pişmanlıktan) başkasını artırmayan kimselere uydular. Ve büyük planlar-tuzaklar kurdular. Ve dediler ki: "Kendi ilahlarınızı bırakmayın. Bırakmayın Vedd'i, Suva'ı, Yeğus'u, Ye'uk'u ve de Nesr'i."
(Allah dedi ki): "Muhakkak onlar, birçoğunu saptırdılar. Sen de, zalimlerin sapkınlığından başkasını artıramazsın. Onlar hataları sebebiyle, (suda) boğuldular, arkasından ateşe sokuldular. Onlar Allah'tan başka yardımcı bulamadılar."
Nuh dedi ki: "Rabbim yeryüzünde, kafirlerden bir diyar(yurt) bırakma! Şüphesiz Sen, şayet onları bırakırsan, Sen'in kölelerini saptırırlar. Ve onlar, facirden, kafirden(örtenden) başkasını doğurmazlar. Rabbim, beni, annemi, babamı, mü'min olarak evime gireni, mü'min erkekleri ve mü'min kadınları bağışla. Ve zalimlere helaktan başkasını arttırma."
[NUH (71)/1-28]
ys@yaklasansaat.com




NUH'UN GEMİSİ'NİN SON RIHTIMI: "CUDİ"


1950'li yılların başından beri, Nuh'un Gemisi, pek çok kitap ve filmin konusu olmuştur. Bu meseleye, o yıllarda hız kazandıran gelişme, 1948 yılında, Hıristiyan bir görgü tanığın, Ararat Dağı' nın buzları altında Gemi 'yi gördüğünü söylemesi olmuştur. O zamandan beri, bu konuyla ilgili pek çok şey iddia edildi ve bu iddialara dayanarak, bir çok araştırmalar başlatıldı. Büyük miktarda para ve zaman harcandı.
GEMİ AĞRI DAĞI'NDA DEĞİL
80'li yıllarda astronot James Irwin ve arkadaşları, yürüyerek Dağ'ın büyük bir kısmını tırmandılar. Bununla yetinmeyen Irwin ve ekibi, Dağ'ı uçakla fotoğrafladılar .Gayretleriyle, medyanın bir hayli ilgisini çeken Irwin ve ekibi, Gemi hakkında söz etmeye değer bir kanıt bulamadılar. En sonunda, bu araştırmaya katılan birçok kişi, şu iddialarda bulundular:
1 -Gemi elementlerine ayrılarak, yeryüzüyle karışıp kayboldu.2 -Tanrı onun bu zamanda açığa çıkmasını istemedi.
Ben, Nuh'un Gemisi 'yle ilgili araştırmaların başarısız oluşunun gerçek nedenini:
Nuh'un Gemisi 'nin başka bir Dağ'a(Cudi) oturması ve kalıntıların ise günümüze kadar ulaşamaması olarak görmekteyim.
Ağrı Dağı'nda yapılan pek çok araştırmada, görgü tanıklarının rivayetleri, çelişkilidir ve detaylı incelemelerin çoğu şüphelidir. Bazı gözlemler ise, pilotlar tarafından yapılmıştır. Bize göre, bu gözlemlerde görülen " gemi benzeri objeler" Ağrı Dağı'nın yapısında bol bulunan büyük bazaltların, gemiye benzetilmesinden kaynaklanmaktadır.
Bir başka meselede, Ağrı Dağı' nın yapısıdır. Acaba Ağrı Dağı 'nın orjini(oluşumu), jeolojik 4. zamana ait olmayabilir mi? Yani Büyük Tufan'dan sonra oluşmuş olamaz mı? Çünkü bu Dağ 'ın sular altında kaldığı ile ilgili olarak kanıt yoktur. Eğer Gemi, gerçekten Ararat 'a oturmuşsa neden hiç sedimantasyon veya fosil örneği yok?
Nuh'un Gemisi 'nin, bir gün Ararat 'ta bulunacağını düşünmek, biraz fazla iyimserlik olur. Jeolojik nedenler, görgü tanıklarının kuşku verici rivayetleri ve tarihsel nedenler, Nuh'un Gemisi'nin kesinlikle Ararat'ta bulunamayacağını gösteriyor. Şimdi biz bu argümanları inceleyelim.
Birçok okuyucunun da bildiği gibi, Gemi' nin karaya oturduğu yerin, Ararat olduğu ile ilgili bilgi, yalnızca Tevrat' da geçiyor. Gemi 'nin, karaya oturduğu yerin, spesifik isminin Ararat olduğunu düşünmek yanlıştır. Musa zamanında Ararat, Asur 'un kuzeyinde bulunan ve merkezi bugünkü Van Gölü olan, oldukça geniş bir bölgedir. Modern arkeolojik çalışmalar, burada bulunan antik bir krallığın sınırlarını çizmiştir.
NUH'UN GEMİSİ CUDİ DAĞI'NDACudi Dağı , Ararat Dağı 'nın 200 mil güneyinde ve güney Türkiye 'de yer almaktadır. Suriye ve Irak sınırlarının çok yakınındadır. Tam koordinatları, 37 derece 21 dakika kuzey enlem, 42 derece 17 dakika doğu boylamıdır. Kaynaklarda ismi Judi Dağı , Cordu Dağı , Quarda Dağı, Gordyene Dağları, Gordian Dağları ve Kürtlerin Dağı diye geçer. Asurlular ise, bu dağa Nippu Dağı adını vermişlerdir. Ve en önemlisi de, bu dağın bir zamanlar Ararat Dağı olarak isimlendirilmesidir. 7000 feet(2114m) yüksekliğinde olan bu dağ, çok da yüksek değildir. Yılın büyük bölümünde karlarla kaplıdır.
Cudi Dağı, Mezopotamya bölgesine, yukarıdan bakar. Ayrıca Dağ'ın etrafında bulunan arkeolojik kalıntılar bakımından da, dikkate değer bir Dağ dır. Antik tarihten gelen pek çok referansı vardır. Mesela, ( İ.Ö. 700)lü yıllarda yaşayan Asur Kralı Semacherib, Cudi Dağı'nın eteklerine, pek çok rölyef (kabartma) yaptırmıştır. Hıristiyanların bir kolu olan Nestorianlar, Cudi Dağı' na birkaç tane manastır yapmıştır. Bunlardan biri de, zirvede yer alan ve adına da " Gemi'nin Manastırı " denen manastırdır. M.S. 766 yılında, yıldırımla yok olan manastırın yerine, Müslümanlar bir cami yapmışlardır. 1909 yılında, Gertrude Bell , bölgeyi araştırmış ve Dağ 'ın zirvesinde, gemi şekline benzeyen taş bir yapı bulmuştur. Yerliler bu yapıya, Sefineti Nebi Nuh; yani Nuh'un Gemisi diyorlar. Ayrıca Bell , her yılın 14 eylülünde Nuh' un anısına Cudi Dağı 'nda bir araya gelen Yahudi , Hırıstiyan , Müslüman , Sabi ve Yezidilerden bahsediyor. 1949 yılında, 2 Türk gazeteci, 500 feet uzunluğunda bir gemi gördüklerini iddia ediyorlar.
TARİHİN TANIKLIĞI: "NUH'UN GEMİSİ CUDİ'YE OTURDU"Nuh'un Gemisi 'nin, karaya oturduğu yerin burası olduğunu ispat etmek, şu an bir jüriye muhtaçtır. Ancak, sadece tarihten gelen referansları dikkate alsak bile, Nuh'un Gemisi 'nin oturduğu dağın, Cudi Dağı olma ihtimali çok yüksektir. Şimdi bu tarihi tanıkların referanslarına bir göz atalım:
KİLDANİ KAYNAKLARBEROSSUS: Bir Kildani büyücü, rahip ve tarihçi. (İ.Ö. 3.yy)da, Berossus , Babil tufanının bir başka versiyonunu rivayet eder. Bu rivayete göre gemi, Urartu' da karaya oturmuştur ve geminin bazı parçaları, hala Urartu' daki Gordyaeans (Cudi) dağlarındadır. Berossus, anlatımına şöyle devam eder. Bazıları, gemiyi kazıyarak zift aldılar ve bunu tılsım yapmada kullandılar. Berossus 'a göre, Cudi Dağı, hem Gordyaean Dağları' nda hem de antik Ermenistan (Urartu) sınırındadır.
HIRİSTİYAN KAYNAKLAR EUSEBİUS: (İ.S. 3.yy)'da yaşayan,ilk kiliselerin pederlerinden biridir. Gemi 'nin küçük bir parçasının, kendi zamanında, Gardian (Cudi) dağlarında olduğunu söyler.
THE PERSHITTA: Pershitta, Suriyeli Hıristiyanların kullandıkları İncildir. Bu İncilde, Tekvin 8/14'te, Nuh 'un Gemisi 'nin, karaya oturduğu yer olarak Quardu(Cudi) Dağı 'nı yazar.
BİZANSIN FAUTUSU: Fautus , (İ.S. 4 .yy)'da yaşayan bir tarihçidir. Bir ermeni tarihçisi olarak bilinmesine rağmen, aslı yunanlıdır. Orjinal çalışmaları kaybolmuştur. Ancak, çalışmasının tercümeleri günümüze kadar ulaşmıştır. Notlarından birinde, Nusaybinli keşiş St. Jakop'tan bahseder. St. Jacop, ALLAH 'tan kendisine Nuh'un Gemisi' ni göstermesini istemiş, ALLAH 'ta, bir melek vasıtasıyla, geminin tahtalarından küçük bir parça göstermiştir. Fautus, bu olayın Cudi Dağı 'nda gerçekleştiğini yazar. Zaten Nusaybin'de, Cudi Dağına 70 mil mesafede bir kasabadır. (İ.S. 10.yy)a kadar, tüm Ermeni kaynaklar, Nuh'un Gemisi 'nin, Ermenistan'ın güneyinde bir yerde olduğunu söyler.
EPİPHANIUS: Selanik patriği , (İ.S. 4yy)'de yaşamış, din düşmanlarına karşı oldukça etkili olmuştur. Gemi' nin, Gordian (Cudi) Dağlarında olduğunu belirtmiştir. Ve birinin dikkatli incelemesi halinde, Nuh'un Sunağı' nı görebileceğini eklemiştir.
EUTYCHIUS : (İ.S. 9.yy)'da yaşamış, İskenderiye patriğidir. Şöyle demiştir:
"Gemi, Ararat Dağlarına oturmuştu. O dağ da Musul 'un yanındaki, Cebel Cudi 'dir. Musul antik Ninova 'nın yanında bir şehirdir ve Cudi Dağı'nın 80 mil güneyindedir.
İSLAMİ KAYNAKLARKUR'AN: Kur'an derki: Gemi geldi ve Cudi 'ye oturdu. (11/44). Modern İslam ansiklopedisinde, Cudi Dağı 'nı referans gösterir.
AL-MASUDİ: (İ.S. 10.yy)'da yaşamıştır. " Gemi geldi ve Cudi'ye oturdu. Tigris'e (Dicle), 8 fersah uzaklıktadır." 8 fersah, 25-30 mil karşılığıdır. Bu mesafede, ölçülünce sizi tam olarak Cudi Dağı 'na götürür.
İBN HAUKAL : (İ.S. 10.yy)da yaşamıştır. Cudi'nin Nusaybin kasabasının yanında olduğunu belirtmiştir. Ayrıca Nuh 'un, dağın dibinde bir köy kurduğunu da eklemiştir.
İBN AL-MİD: (İ.S. 13.yy)'da yaşamıştır. 7.yy'da imparator olan Herakliyus 'un bölgeyi görmek için, Cudi Dağı 'na tırmanmak istediğini yazmıştır.
ZAKARIYA BIN MUHAMMED AL-KAZWINE: (İ.S. 13.yy)'da yaşamış bir Müslüman coğrafyacıdır. Gemi 'nin tahtaları kullanılarak, bir manastır inşa edildiğini kaydetmiştir. Yer belirtmemiştir.
YAHUDİ KAYNAKLARSAMİRİ TEVRATI (İlk beş kitap): Samirilerin kabul ettiği, Tevrat 'ın sadece ilk beş kitabından oluşan bu metne göre, Nuh'un Gemi 'si, Kuzey Asur bölgesinde bulunan Kürt (Cudi ) Dağları'nda, karaya oturmuştur.
TARGUM: Targum metinleri, Yahudiler, Babil 'deki ilk sürgünden döndüklerinde, Aramice yazılmış metinlerdir. 3 Targum vardır: Onkelos , Neofiti ve Pseudo Jonatan. Bunların üçüde geminin karaya oturma yerini, Quardu Dağları (Kürt Dağları) olarak belirtir.
JOSEPHUS: (İ.S. 1.yy)'da yaşamış, Roma İmparatorluğuna sadık bir Yahudi tarihçidir. Gerçek bir entelektüeldir ve Pavlos ile de çağdaştır. Roma İmparatorluğu'nun resmi görevli tarihçisi olduğu için, zamanının tüm kütüphane ve arşivlerine rahatça ulaşabiliyordu. Kitaplarında, Nuh'un Gemisi 'nden 3 yerde bahsetmiştir. Josephus, Nuh'un Gemisi 'nin karaya oturduğu yeri, kesinlikle Cudi Dağı olarak belirtmiştir.
BENJAMİN OF TUDELA: ( İ.S.12.yy)'da yaşamıştır. Seyahat ettiğinde, şöyle yazmıştır. Eski şehrin kalıntıları, Cezire bin Ömer' e, 2 günlük mesafede bulunan Tigris (Dicle) deki Ararat dağındadır. Ömer bin El Hattab, Gemi 'yi zirveden aldı ve ondan cami yaptırdı.(Bu da, Cudi'ye Ararat dendiğinin bir delilidir.)
SONUÇYukarıdaki Yahudi Kaynakları' ndaki ifade, bizce ilginçtir. Yani Cudi Dağı 'na Ararat denebilir. Buna ait 2 örnek daha vermek istiyoruz:
Birincisi, Prens Nuri 'nin gemiyi keşfetmesi, bu Dağ' ın güney bölgesinde olmuş olabilir. Belkide O, karlarla kaplanmış taş struktürü (yapıyı) gördü. Biz Onun Hindistan'dan gelip, Nestorian kilisesinin lideri olarak, bu dağın doğusunda, Nestorian merkezi yapmasını ilginç buluyoruz. Belki de Nestorian geleneği, Gemi 'nin karaya oturduğu yeri, Cudi dağı olarak işaret ettiği için, O da burayı seçmiştir. Nestorian'ların bir zamanlar, dağın zirvesinde " Geminin Manastırı " denen manastırları vardı. Yıldırımla yok oldu.
Soru: Peki neden Prens O Dağ'a Ararat demiştir?
Cevap: Çünkü pek çok Hıristiyan'a göre, Gemi nerdeyse, Ararat orası olmalıdır.
Bundan daha önemli ikinci bir örnekte, 5 Türk askerinin keşfi. 1.Dünya Savaşından sonra, Bağdat 'tan Adana' daki evlerine dönen bu askerler, Nuh'un Gemisi 'ne rastladıklarını belirtmişlerdir. Bu askerler, Adana' ya giderlerken, neden kuzeye gidip 17000 feetlik Ağrı Dağı' nı tırmansınlar. Büyük ihtimalle, Tigris(Dicle) nehrini izlediler, bu da onları Cudi Dağı 'na ulaştırdı. Evlerine giderken, daha kısa ve kestirme olan Suriye'den geçmediler, çünkü orada İngiliz ordusu vardı. Bize göre bu olay çok önemlidir.
Yukarıdaki argümanlar ve tarihi kaynaklar, elbette kesin bir sonuç teşkil etmez. Ancak, Nuh'un Gemisi'nin Son Rıhtımı'nın, CUDİ DAĞI olduğu konusundaki kanıtlar, oldukça zorlayıcı ve çok kuvvetli kanıtlardır .
Kaynak: Bill Crouse," Nuh'un Gemisi: Gemi'nin Son Rıhtımı,"Arkeoloji ve Kutsal Kitap Araştırmaları,C.5, No:13, 1992, çev. Gökben Coşkun.


ys@yaklasansaat.com