Sayfalar

22 Ekim 2007 Pazartesi

Fazıl Oral

Fazıl Oral
Ankara Kara Harp Okulu İşletme ve İş İdaresi bölümünden mezun olduktan sonra üst teğmen rütbesine kadar Silahlı Kuvvetler bünyesinde kaldı. Profesyonel iş yaşamına 1990 yılında Mc Donald’s Corporation bünyesinde Satın Alma Müdür Yardımcısı olarak başladı.
Silahlı Kuvvetler sonrası, profesyonel iş hayatı 1991yılında Mc Donald's Corporation bünyesinde devam etmiş ve satın alma müdür yardımcısı olarak görevini yürütmüştür.
Fazıl Oral daha sonra Reuters bünyesinde yeni pazarların geliştirilmesi, planlama, raporlama ve satış gibi konularla ilgili olarak Pazar Geliştirme ve Bölge Satış Sorumluluğunu üstlendi.
Halen Management Centre Türkiye’de danışman olarak Türkiye’de, Ortadoğu ülkeleri ve Türki Cumhuriyetlerde eğitimler vermekte ve konferanslara konuşmacı olarak katılmaktadır. Aynı zamanda Management Centre Türkiye’nin Yönetim Kurulu üyesidir. Harp Akademileri bünyesinde Liderlik ve Uluslararası Müzakere dersleri vermektedir. American Management Association’dan Eğiticinin Eğitimi (Train the Trainer), Fasilitasyon Teknikleri (Facilitation Skills) ve Eğitim İçerik ve Metodoloji Tasarımı (Instructional Design), Sertifikası olan Fazıl Oral, aynı zamanda Insights kişilik envanteri akreditasyonuna sahiptir. Fazıl Oral, Müzakere Yönetimi konusunda Harvard Business School programlarına katılmaktadır.
Fazıl Oral’ın uzmanlık alanları arasında:
Liderlik ve Yönetim Becerileri
Müzakere ve Çatışma Yönetimi
Stratejik Pazarlama ve Marka Bilinci
konuları bulunmaktadır.
Eğitim verdiği kuruluşlar arasında Roche, Glaxo SmithKline, AstraZeneca, Pfizer, BMS, MSD, Organon, Abdi İbrahim İlaç, Garanti Bankası, Akbank, Yapı Kredi Bankası, Denizbank, DHL Worlwide Express, Yurtiçi Kargo, Renault Mais, Ford ESM, Doğuş Otomotiv, Set Group, Alarko Turizm Grubu, BP, Shell, Unilever, Danone, L’Oreal, Ülker, JTI Tütün Ürünleri, Hewlett Packard, Schneider Elektrik, Avea, Turkcell, Sandoz, Bayraktar Holding, YKK bulunmaktadır.
Sosyal Sorumluluk Projeleri ve Konferanslar :
Harp Akademileri Komutanlığı, (Liderlik ve Dünya Trendleri) 3 ay
1nci Ordu Karargahı, Hava Savunma Okulu, İstanbul, İTÜ, Marmara, Boğaziçi, Kocaeli, Bursa Uludağ, Eskişehir Üniversiteleri’nde Liderlik,
UNDP desteğinde Erzurum İspir turizm bölgeleri kalkınma projesine katkı sağlamış, Çağdaş Yaşamı destekleme derneği, Junior Chamber Istanbul, Jaysees, Aisec, birçok Rotary klübü ve değişik sivil toplum örgütlerine de liderlik ve Türkiye’nin dünyadaki yeri konularında konferanslar vermiştir.
2000 İnsan Kaynaklari Zirvesi (Kişisel Marka Yaratma), İstanbul 2000 HR conference, (Dünya Trendleri ) Tel Aviv 2001 İnsan Kaynaklari Zirvesi, (Dünya Trendleri ve Ekonomik Bakış) İstanbul 2002 HR conference, (Vizyoner Makro Ekonomi ve Dünya Trendleri) Dubai 2002 Kalite Günleri, (Dünya Trendleri ve Ekonomik Bakış) İzmir 2002 40ncı JCI Avrupa Konferansı JC, (Dünya Trendleri) İstanbul 2002 Pazarlama Konferansı, (Konferans Başkanı ) İstanbul 2003 Kariyer Zirvesi, (Liderlik Sanatı) İstanbul 2003 Dünya Trendleri Tahran 2003 JCI (Tarih ve politika) İstanbul 2004 9. İnsan Kaynakları Zirvesi, (Liderlik) İstanbul 2004 2. İnsan Kaynakları Zirvesi, (Farkındalık) İzmir
Almış olduğu eğitimler ve katıldığı konferanslar :1991 Satış Becerileri İstanbul 1991 Temel Operasyon Kursu Londra 1994 Önemli Müşteri Yönetimi Ankara 1995 Eğiticinin Eğitimi Prag 1998 Liderlik ve Yönetim Atlanta 1998 Satış Gücü Yönetimi Atlanta 1998 Satış ve Pazarlama Yönetimi Atlanta 1999 Müzakere ve Çatışma Yönetimi İstanbul 1999 İnsan Kaynakları Konferansı Londra 2000 Liderlik ve Yönetim yaklaşımları Texas 2000 İnsan Kaynakları Konferansı Nice 2001 Liderlik ve Yönetim Dubai 2002 İnsan Kaynakları Konferansı Lizbon 2001 Liderlik Programları uygulamaları Boston 2002 Gelişmiş eğitim yöntemleri İstanbul 2003 Stratejik Yönetim ve Liderlik San Diego
Fazıl Oral'ın Fikir Atölyesi'deki yazılarından
“Koşup da yorulmamak olur mu?
Okullar okudum, ilk orta ve lise birbirine benzeyen, öğrenci ile insanı aynı tutmayan, aklımı, zihnimi çelmeyen şaşırdığım şeyleri öğrenmeden geçti yıllarım. Ne merak duygumu teşvik ettiler, ne düşüncemi derinleştirdiler.
Elden geleni değil, dilden geleni yapmayı öğrettiler, ‘vatan, millet, Sakarya’ gün geldi oldu ’sekiz inçlik batarya.’
İş hayatı riyakarlığı, iki yüzlülüğü, kayırma ve ezmeyi tanıştırdı, kobayı olduğum laboratuarlarda. İnsanları tanıdığımı, tanıyabileceğimi sanırken, herkese inanmayı, güvenmeyi ‘ilke’ bilirken, alaya alınmak ve kerameti kendinden menkuller arasında kaldım, çoğu ilkenin sözlükteki yerini bile bilmezken.
Dostlarım, arkadaşlarım hazine oldular, neşemi katık yaptım deli kahkahalara, ama kitaplarla tanışınca, aldattım herkesi hem de bilerek ve isteyerek.
Dedim ki, o zaman ben öğrenmeli ve anlatmalıyım, daha fazla öğrenmeli daha fazla anlatmalıyım? Kenarda durup seyretmek yerine ‘yaşam gözlerimin içine bakarak, geçerken’ müdahale etmeliyim, hem de karınca kararınca değil, iddialı olmalıyım, iddiacı olmaktan korkarak.’
Çalıştım, araştırdım, okudum, dinledim, gözledim de gözledim. Yetmedi ukalalık ettim, eleştirdim, bilgiçlik tasladım, baktım ki pişmemişim…
Pişme yolunda gerekirse ‘kırılan testi olurum! ‘dedim. Okudum, yine okudum, daha fazla dinledim, daha az söyledim. Daha çok gezdim, içimde dolaştım, kendimi gözledim, Başkasının bilgisi ile bilgili oldum ama aklı ile akıllı olamadım. Öğrendim ki, başkasını anlamak için zekaya, kendimi anlamak için akıla ihtiyacım var.
Anladım ki, kimi örnek alsam da, ben sadece ben olacağım, şimdi başım biraz eğik, daha da eğmeye hazır huzurunuzdayım.
Öğrendim ki; İnsanlar başaklara benzermiş ve içleri doldukça boyunlarını eğerlermiş.”
İşte böyle anlatıyor Fazıl kendisini. Biraz da neler yapmış Fazıl Oral derseniz;
Ankara Kara Harp Okulu İşletme ve İş İdaresi bölümünden mezun olduktan sonra üsteğmen rütbesine kadar Silahlı Kuvvetler bünyesinde kalmış.
Sonrasında 1991 yılında Mc Donald’s Corporation’da satın alma müdür yardımcısı ve 1993 yılında satış ve pazarlama müdürü olarak Xerox Türkiye?de görev almış. Pakistan, İran, İsrail, Türkmenistan ve Azerbaycan’daki bayilerin yönetimi, satış pazarlama aktiviteleri gibi konular üzerine çalışmış, eğitimler vermiş ve 8 ülkenin kısa ve uzun dönem planlama ve raporlanmasını yapmış. Fazıl daha sonra REUTERS Pazar Geliştirme ve Bölge Satış Sorumluluğunu üstlenmiş.
Şubat 1998 tarihinden beri de Management Centre Türkiye bünyesinde liderlik ve yönetim becerileri, müzakere ve çatışma yönetimi, pazarlama ve marka yönetimi ağırlıklı olmak üzere; Türkiye, Doğu Avrupa, Ortadoğu ülkeleri ve Türki Cumhuriyetler’de eğitim ve konferanslar veriyor.

Fazıl Oral’ın Fikir Atölyesi çatısı altındaki tüm yazılarını okumak isterseniz buraya tıklamanız yeterli.

Çocuklarımız için

Çocuklarımız için
Filiz Akın-Sabah. com
"Ferrari'sini Satan Bilge" kitabını okurken iç kapağında her şeyi özetleyen dört cümlelik bir deyiş var. Tanrım ben bunu seneler önceden biliyorum ama acaba nereden? Hatta çok önemli bir hayat dersi diye, "Bunu ben yazmadım ama hayat defterinin baş sayfasına yaz!" diye oğluma bile yollamıştım, diye kıvranırken araya araya Fazıl Oral'la ilgili sakladığım yazıyı sonunda buldum. Röportajı 31 Temmuz 2000 yılında Hürriyet'ten Nuran Çakmakçı yapmış. Okulların açıldığı şu günlerde onunla bizzat konuşup yeni bir röportaj yapmayı çok isterdim. "Fazıl Oral çokuluslu şirketlerde, bankalarda, holdinglerde ve Harp Akademisi'nde yönetim danışmanlığı ve eğitmenlik yapıyor. 37 yaşında, 23 ülkede eğitim seminerlerine ve konferanslarına katılıyor ve çok önemli kademelerdeki kişilere yönetim ve liderlik eğitimi veriyor" deniyor yazıda. Röportajdan alıntılarla çocuklarımız için çok önemli bulduğum sözleri aynen naklediyorum: "Öğrenciler kendilerine esas olarak şu soruyu sormalı; 'Ben gerçekten ne istiyorum' (Bence bu herkes için geçerli). Yaşam Tanrı'nın verdiği ömür kadar sürer. Üç seçenek var. 1. Seyirciler: Fırsat ve olanakları sadece izler. 2. Yolcular: Başkalarının sürdüğü bir araçta ve onun belirlediği bir güzergahta kimi zaman neşeli, huzurlu, çoğu zaman da bol dedikodulu bir yaşam sürerler. Bugünkü iş yaşamının çoğunluğunu onlar oluşturur. 3. Sürücüler: Aracın modeli, tipi ne olursa olsun öncelikle kendilerini ailelerini ve dostlarını ait oldukları ülkeyi ve sonunda insanlığı bir noktadan başka bir noktaya götürebilirler. Kim olduklarından ne istediklerinden emin direksiyona otururlar. Riske girer, sorumluluk alır, yaşam kontrolünü sürekli ellerinde bulundurur."BİLGİ YETERSİZ Fazıl Oral'a göre ülkemizde 18 yaşındakiler bile yetenek ve bilgilerinin farkında değil. Aileler daha beter. Çocuğun yeteneği ana okulundan belli oluyor. Kaç evde doğru düzgün kütüphane var? Kaç anne-baba, çocuğuyla kitap o k u y o r ? Hangi annebaba hata yaptığında çocuğundan özür diliyor? Okul kuralları tarım gibi olmalı. Martta eker sabırla güneş, yağmur bekl e r s i n i z . Ağustosta biçersiniz. Sabaha kadar ekeyim, yarın biçeyim olmaz. Çocuk anaokulu çağından itibaren ailesinden, çevresinden ve okulundan etkilenip, birtakım ilkelere ve değerlere sahip olmadan üniversite kapısına geliyorsa tercihinde, son 20 yıllık dönemin 'Köşeyi dön de nasıl dönersen döne mantığına dayalı olacağı şüphesi doğar' diyor. Fazıl Oral'ın en önemli sözlerinden biri de hayatta kaç yaşında olursanız olun geçmişte başarısızlıklarınız olsa da eğer başarmak istiyorsanız mezuniyet törenlerinden birinde Sir Winston Churchill'in öğrencilere söylediği gibi "Asla vazgeçme, asla, asla, asla". Son söze gelmeden önce şunu da not edelim; Atatürkümüz Mustafa Kemal iki bin kitap okumuş. Bireyin kendini yetiştirme isteği esası teşkil eder. Okullar, üniversiteler amaçtan çok araç olarak yardımcı olabilirler. Gelelim en can alıca noktaya... Yazımın başında bahsettiğim hayat dersini kitaptakinden daha anlaşılır söylemiş Fazıl Oral beş sene önceki röportajında. Kim bilir konferanslardan birinde "Ferrari'sini Satan Bilge"nin yazarı Robin S. Sharma'dan etkilenmiştir. Anne ve babalar lütfen aşağıdaki Gandi'nin tüm dünyayla paylaştığı yaşam ilkelerini kendiniz için büyük harflerle kaydedin ve de çocuklarımızın anlayacağı bir dil ve yumuşaklıkla onlarla paylaşın. Dikkat edin! Düşüncelerinize dikkat edin, davranışınız olurlar, Davranışlarınıza dikkat edin, alışkanlıklarınız olurlar. Alışkanlıklarınıza dikkat edin, karakteriniz olurlar, Karakterinize dikkat edin, kaderiniz olur. Yeni ders yılında çocuklarımıza başarılar diliyorum.

KİM BU FİBONACCİ ?

KİM BU FİBONACCİ ?
Pisalı Leonardo Fibonacci Rönesans öncesi Avrupa'nın en önde gelen Matematikçisidir. Fibonacci için, "Matematik'i Araplar'dan alıp, Avrupa'ya aktaran kişi" denilebilir.
Fibonacci'nin yaşamı hakkında matematik yazıları dışında pek az şey biliniyor. İlk ve en iyi bilinen kitabı Liber Abaci'nin yazıldığı 1202 tarihine bakılırsa, 1170 dolayında doğmuş olabileceği sanılıyor. Bu yönde pek kanıt olmamakla birlikte İtalya'nın Pisa kentinde doğmuş olması olasılığı var. Fibonacci henüz çocuk yaştayken, Pisa'lı bir tüccar olan babası Guglielmo, Pisalı tüccarların yaşadığı Bugia adlı Kuzey Afrika limanına Konsül olarak atanır. (Bu liman, şimdiki Bejaya'dır ve Cezayir'dedir.) Babası burada oğluna hesap öğretmesi için bir Arap hoca tutar. Fibonacci daha sonra Liber Abaci'de hocasından "Dokuz Hint Rakamının Sanatını" öğrenirken duyduğu mutluluğu anlatacaktır.
Fibonacci'nin Liber Abaci adlı kitabının yayınlandığı yıllarda, Hindu-Arap sayıları, Avrupa'da Harzemli Muhammed Bin Musa'nın eserlerinin çevirilerini okuyabilmiş bir kaç "aydın" dışında bilinmiyordu. Fibonacci, kitabında bu rakamları anlatmaya şöyle başlar: "Dokuz Hint Rakamı 9 8 7 6 5 4 3 2 1 dir. Bu dokuz rakama "0" işaretinin de eklenmesiyle, her hangi bir sayı yazılabilir."
Liber Abaci, 13.yy. Avrupasında büyük ilgi görür, çok sayıda kopya edilir ve kilisenin yasaklamasına karşın Arap sayıları İtalyan tüccarlar arasında yayılır. Kitap Kutsal Roma İmparatoru II. Frderick'in dikkatini çeker. Frederick bilime düşkün bir imparatordur. Bilim adamlarını korur. Bu nedenle kendisine Stupor Mudi (Dünya Harikası) denilmektedir. 1220 yılında Fibonacci huzura çağrılır. Frderick'in bilim adamlarından biri tarafından sınava çekilir. Sonunda Fibonacci göze girer. Yıllarca hem imparatorla, hem de imparatorun dostlarıyla yazışır. Bunun yanında en ilginç olanı ise Fibonacci kelimesinin hiçte hoş bir kelime olmadığıdır. Bu kelime Leonardo'ya takılan bir isimdir(lakap) ve "mankafa", "manyak" gibi manalara gelmektedir. Böyle söylemelerinin sebebi Kilisenin olumsuz etkisiyle halk bilimle ve bu gibi sayılarla uğraşmayı hiç hoş karşılamıyor ve "büyücülük ve boş işlerle" uğraşmak olarak görüyor. Bu tür işlerle uğraşmaya gerek yok herşeyin cevabı kilise yetkilileri tarafından biliniyor ve gerçek bilgi bunlardır. Uğraşacaksan ya papaz-rahip olacaksın ya da ticaretle uğraşacaksın. Bununla birlikte Fibonacci, kendisini tüm risklere göğüs geren yaratıcı zekası ve sayıların büyüsüne kaptırmasıyla imparatorun bile dikkatini çekebilmiş birisidir. 1225 yılında yazdığı Liber Quadratornum'u (Kare Sayıların Kitabı) imparatora ithaf eder. "Diyofantus Denklemleri"ne ayrılan bu kitap Fibonacci'nin baş yapıtıdır. Her ne kadar Liber Abaci'ye çok daha dar bir çevrenin ilgisini çekerse de kitap sayılar kuramına büyük katkı getirir.
1228'de Fibonacci, Liber Abaci'yi yeniden gözden geçirir ve kitabın bu ikinci yazılımını imparatorun baş bilimcisi Michael Socott'a ithaf eder. Bu tarihten 1240 yılına kadar Fibonacci hakkında hiç bir şey bilinmiyor. 1240'ta Pisa kenti kendisine kente yaptığı hizmetlerden dolayı "20 Pisa Lirası" yıllık bağlar. Bundan sonra Matematikçimiz ne kadar yaşadı, o da bilinmiyor.
Leonardo Fibonacci, Arap Matematik'ini kullanışlı Hindu-Arap sayılarını Batı'ya tanıtmakla çok büyük bir katkıda bulundu. Ancak ilginçtir, çağımız matematikçileri Fibonacci'nin adını daha çok, Liber Abaci'de yer alan bir problemde ortaya çıkan bir sayı dizisi nedeniyle bilirler. Dolayısıyla Fibonacci'yi anlatan bir yazıda "Fibonacci Sayıları"ndan ya da "Fibonacci Dizisi"nden söz etmemek olmaz. Bu nedenle biz de bu bölümün geri kalan kesimini bu diziye ayıracağız...
PEKİ YA NEDİR BU FIBONACCI DİZİSİ?
Liber Abaci'de yer alan problemin metni aşağı yukarı şöyle;
"Adamın biri, dört bir yanı duvarla çevrili yere bir çift tavşan koymuş. Her çift tavşanın bir ay içinde yeni bir çift tavşan peydahladığı, her yeni çiftin de erginleşmesi için bir ay gerektiği ve tavşanların ölmediği var sayılırsa, 100 ay sonunda dört duvarın arasında kaç çift tavşan olur?"
Knuth dostumuza göre, Fibonacci bu problemi kitabına biyoloji biliminde bir uygulama olsun diye ya da nüfus patlaması sorununa bir çözüm getirsin diye koymamış (Ben de aynı kanıdayım...). Toplama alıştırması olarak düşünmüş bunu, besbelli. Her neyse biraz düşününce tavşan çiftlerinin aylara göre şöyle çoğalacağı ortaya çıkıyor:
1,1,2,3,5,8,13,21,34,55,89,...
Yani her ay sonundaki tavşan çifti sayısı o aydan hemen önceki iki aydaki sayıların toplamına eşit.
Neyse her halde sorumuzun cevabını merak ediyorsunuz... Alın size cevap... Bakın bakalım, kaç tavşan oluşurmuş 100 ayda???
CEVAP --->>> 354.224.848.179.261.915.075 TANE TAVŞAN OLUŞUR....
FIBONACCI DİZİSİ (BİRAZ DAHA CEBİRSEL)
*** Fibonacci Dizisi'nin özelliği şu; Fibonacci Dizisindeki bir terim kendinden önceki iki terimin toplamına eşittir.
FIBONACCI DİZİSİ'ni yazalım...
................1,1,2,3,5,8,13,21,34,55,89,144.............
Görüldüğü gibi bir terim kendinden önceki iki terimin toplamına eşittir. Mesela;
1+1=2 2+3=5 3+5=8 5+8=13 8+13=21 13+21=34 ......... 89+144=233 gibi.
İsterseniz bir de bu Fibonacci Dizisinin Formülünü Yazalım:::
FIBONACCI DİZİSİNİN GÖRÜLDÜĞÜ VE KULLANILDIĞI YERLER:
1) Ayçiçeği: Ayçiçeği'nin merkezinden dışarıya doğru sağdan sola ve soldan sağa doğru taneler sayıldığında çıkan sayılar Fibonacci Dizisinin ardışık terimleridir.
2) Papatya Çiçeği: Papatya Çiçeğinde de ayçiçeğinde olduğu gibi bir Fibonacci Dizisi mevcuttur.
3) Fibonacci Dizisinin Fark Dizisi: Fibonacci Dizisindeki ardışık terimlerin farkıyla oluşan dizi de Fibonacci Dizisidir.
4) Ömer Hayyam veya Pascal veya Binom Üçgeni: Ömer Hayyam üçgenindeki tüm katsayılar veya terimler yazılıp çapraz toplamları alındığında Fibonacci Dizisi ortaya çıkar.
5) Tavşan: Zaten sorumuz tavşanla alakalı...
6) Çam Kozalağı: Çam kozalağındaki taneler kozalağın altındaki sabit bir noktadan kozalağın tepesindeki başka bir sabit noktaya doğru spiraller (eğriler) oluşturarak çıkarlar. İşte bu taneler soldan sağa ve sağdan sola sayıldığında çıkan sayılar, Fibonacci Dizisi'nin ardışık terimleridir.
7) Tütün Bitkisi: Tütün Bitkisinin yapraklarının dizilişinde bir Fibonacci Dizisi söz konusudur; yani yaprakların diziliminde bu dizi mevcuttur. Bundan dolayı tütün bitkisi Güneş'ten en iyi şekilde güneş ışığı ve havadan en iyi şekilde Karbondioksit alarak Fotosentez'i mükemmel bir şekilde gerçekleştirir.
8) Eğrelti Otu: Tütün Bitkisindeki aynı özellik Eğrelti Otu'nda da vardır.
9) MİMAR SİNAN: Mimar Sinan'ın da bir çok eserinde Fibonacci Dizisi görülmektedir. Mesela Süleymaniye ve Selimiye Camileri'nin minarelerinde bu dizi mevcuttur.