Sayfalar

17 Mayıs 2009 Pazar

GEÇMiŞTEN BiR CiNAYET VAKASI
Ünlü zatın oğlu kırmızı ışıkta durmadan geçiyor, peşine takılan ekipten kurtulmak için hızlanırken ilerde ünlü bir sanatçıya çarpıyor...

Ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan sanatçı 6 gün sonra ölüyor.

Karakola götürülen delikanlıya polislerin ehliyet sormaması sanatçının eşinin dikkatini çekiyor.

Polislere hatırlattığında: Siz ukalalık etmeyin biz ne yapacağımızı biliriz,gibi bir cevap alıyor.

Kazadan sonra belediye arazözleri kazanın olduğu mahale gelip caddeyi baştan aşağı yıkıyor ve 35 metrelik fren izini tamamen siliyorlar.

Delikanlıya kazadan sonra, üç ay önce verilmiş gibi ehliyet düzenleniyor.

Sanatçının kocası hakime çocuğun ehliyeti olmadığını, düzmece ehliyet verildiğini söylediğinde adam 'ne siz koskoca belediye başkanını sahtecilikle mi suçluyorsunuz?', diye azar işitiyor...

Olayı gören tanıkların hepsi tehdit edilip korkutuluyor.

Sanatçının kocası aile meclisini topluyor.

Bakıyorlar ki polis, adalet, belediye hep birlikte olmuş üzerlerine geliyor.

Mecburen olayın peşini bırakıyorlar.

Sonuçta mahkeme trafik canavarı genci 3 ay hapse mahkum ediyor...

O da 1998' in fiyatıyla 540 BiN Lira cezaya çevriliyor.

Sen sağ, ben selamet; güzide sanatçı Sevim TANÜREK gitti gider.

Bu olayı Sevim Tanürek'in eşi, Emin Çölaşan'a yukarıdaki satırlarla anlatmış Sözü geçen katil delikanlı istanbul'un o zamanki belediye başkanı; Recep Tayyip Erdoğan'ın oğlu Burak ERDOĞAN...Bu videoyu mutlaka izle... TIKLA

EHLİYETİ SAHTE

Sevim Tanürek'in yakınları, sanatçının öldüğü trafik kazasını yapan Tayyip Erdoğan'ın oğlunu ehliyet sahtekârlığı ile suçladılar. SANATÇI Sevim Tanürek'e çarparak ölümüne neden olduğu gerekçesiyle 5 yıla kadar hapsi istenen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın oğlu Ahmet Burak Erdoğan'ın yargılanmasına başlandı. Erdoğan'ın oğlunun çarptığı Tanürek öldü. İSTANBUL - MİLLİYET

Erdoğan'ın oğlunun çarptığı Tanürek öldü

İSTANBUL - MİLLİYET İSTANBUL Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın oğlu Ahmet Burak Erdoğan'ın kullandığı otomobille çarpması sonucu ağır yaralanan ses sanatçısı Sevim Tanürek (64) tedavi gördüğü hastanede öldü. Geçen pazartesi günü meydana gelen kazadan sonra kaldırıldığı Alman Hastanesi'nde yoğun bakıma alınan, beyninde ödem oluşması ve beyin kanaması riskiyle ameliyat edilen Tanürek, suni solunum cihazına bağlanmıştı. Hastanede kaldığı sürede hayati tehlikeyi atlatamayan ve durumu giderek ağırlaşan Tanürek, dün sabaha karşı hayata veda etti. Tanürek, bugün saat 11.00'de TRT İstanbul Radyosu önündeki tören ve Şişli Camii'nde kılınacak öğlen namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığı'nda toprağa verilecek. Şişli Abide - i Hürriyet Caddesi'nde meydana gelen kazada, Erdoğan'ın kullandığı 34 ABR 93 plakalı Opel marka otomobilin çarptığı, TRT İstanbul Radyosu sanatçılarından Tanürek'e önce Şişli Etfal Hastanesi'ne kaldırıldı, buradan da Alman Hastanesi'ne sevk edilerek yoğun bakıma alındı. Şişli Adliyesi'ne çıkarılan ve Nöbetçi Cumhuriyet Savcısı Turgay Babacan tarafından sorgulanan Erdoğan hakkında Şişli Cumhuriyet Savcısı Nihat Ergün tarafından "tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu hayati tehlike arzedecek şekilde yaralanmaya neden olmaktan" üç aydan 20 aya kadar hapis cezası istemiyle Şişli Asliye Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı. Tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan Erdoğan'ın, Tanürek'in ölümü üzerine suçun mahiyeti değiştiğinden tekrar sorgulanabileceği ve ek iddianame düzelenerek tutuklanmasının istenebileceği belirtildi. Tanürek'in özgeçmişi Türk Sanat Müziği Sanatçısı Sevim Tanürek, sanat yaşamına 1950'de Ankara Radyosu'nda başladı. 1959'da TRT'den ayrılarak İstanbul'a gelen ve sahne çalışmalarına başlayan Tanürek, mesleğini uzun yıllar İstanbul'da icra etti.

UNUTTURULAN GERÇEKLER…

Bu olaya şüpheyle yaklaşan arkadaşların şüpheciliği güzel de öte yandan hafızamız ne kadar zayıf. Bu gerçek ve yaşanmış bir olaydır. Şimdi arşivdeki haberlerden yararlanıp size biraz hatırlatmalarda bulunayım. Meraklısına not: Gazeteciyim Bu olay 1998’in 11 Mayıs’ında oldu. O dönemde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olan RTE’nin oğlu Ahmet Burak, yaya geçidinden karşıya geçen ses sanatçısı Sevim Tanürek’e çarparak ölümüne neden olmuştu. Şişli Etfal Hastanesi'ne kaldırılan Tanürek, Alman Hastanesi'nde ameliyat edildi fakat bir süre sonra yaşamını yitirdi. Sevim Tanürek, hastanede yaşam mücadelesi verirken olay sırasında annesi Emine Erdoğan'a ait 34 ABR 93 plakalı Opel otomobili kullandığı ortaya çıkan Erdoğan saat 18.00'de Şişli Adliyesi'ne gizlice getirilip, Nöbetçi Savcı Turgay Babacan tarafından sorgulandı. Savcı, Erdoğan'n polis ifadesini yeterli görüp, tutuksuz yargılanmasına karar verdi. Erdoğan hakkında "Dikkatsizlik ve Tedbirsizlik ile Hayati Tehlike Teşkil Edecek Derecede Yaralamaya Sebebiyet Vermek" suçundan Asliye Ceza Mahkemesi'nde TCK 459/2 maddesi uyarınca 3 aydan 20 aya kadar hapis istemiyle dava açıldı. Erdoğan'ın, trafik raporunda "dalgın olarak araç kullandığı için tali kusurlu" olduğu, Tanürek'in, duran taşıtların önünden yola çıktığı için hatalı olduğu ifade edildi. Erdoğan'ın kusur oranı, 3/8 olarak belirlendi. Ahmet Burak Erdoğan o dönemde 19 yaşındaydı ve Bilgi Üniversitesi’nde okuyordu. Tanürek’in hastanede yaşamını yitirmesi üzerine ek iddianame düzenlendi ve 2 yıl ceza istemi 5 yıla çıkarıldı. Tanürek’in ailesi de mahkemede Ahmet Burak Erdoğan’ın ehliyetsiz olduğu ve ehliyetinin geriye dönük olarak düzenlendiğini ileri sürdü. Duruşmalara gitmeyen Erdoğan'ın avukatı Kadir Kartal, müvekkilinin İngiltere'de dil öğrenimi gördüğünü söyledi.Tanürek'in ailesi, yargılama sürecinde hastane masrafı ve mezar ihtiyacının, dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Erdoğan tarafından karşılandığı gerekçesiyle şikayetlerini geri aldılar. Mahkeme, Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi'nden kazayla ilgili rapor istedi. Başında Makina Mühendisi Eyüp Çakmak'ın bulunduğu daire 4 Ocak 2000 tarihinde sanık Ahmet Burak Erdoğan için "tamamen kusursuz" raporu düzenledi ve 8/8 kusurun, ölen yaya Sevim Tanürek'te olduğunu bildirdi. Mahkeme, bu rapor doğrultusunda 2 Haziran 2000 tarihli duruşmada oğul Erdoğan'ın beraatine karar verdi. Gerekçede, suçun manevi unsurunun oluşmadığı öne sürüldü. Oğul Ahmet Burak Erdoğan için "tamamen kusursuz" raporu düzenleyen Adli Tıp uzmanı Eyüp Çakmak, kısa süre önce bu görevinden istifa etti ve kadrosu Adalet Bakanlığı'ndan alınarak, Ulaştırma Bakanlığı'na bağlı TDİ'ye Genel Müdür Yardımcısı olarak atandı. Adli Tıp'çı Çakmak, TDİ Genel Müdürü Burhan Külünk'ün yardımcısı oldu. Recep Tayyip Erdoğan'ın, ses sanatçısı Sevim Tanürek'e otomobiliyle çarparak ölümüne neden olan oğlu Ahmet Burak Erdoğan için "tamamen kusursuz" raporu vererek beraatini sağlayan Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi Başkanı Eyüp Çakmak, Türkiye Denizcilik İşletmeleri'ne (TDİ) Genel Müdür Yardımcısı olarak atandı. Ahmet Burak Erdoğan, Tanürek'e çarparak ölümüne sebep olduğu zaman İstanbul Bilgi Üniversitesi öğrencisiydi. Olayın hemen ardından İngiltere'ye dil okuluna giden Erdoğan, Londra'da ekonomi okudu. Erdoğan, Ülker ürünlerinin Anadolu yakasındaki dağıtımcılığını yapıyor.

TAYYİP'İN AÇIKLAMASI

Tayyip Erdoğan'ın avukatından gelen açıklama şöyle: ‘‘17.6.2001 tarihli yazınızda sözü geçen olayda kusurun tamamının merhum Sevim Tanürek'e ait olduğu saptanmış ve bu olguya göre Ahmet Burak Erdoğan'ın beraatine 2.6.2000 tarihinde karar verilmiştir. (Sevim Tanürek'in kocası) Ahmet Ürek ile oğlu Cavit Ürek, mahkemeye sundukları 8.1.1999 tarihli dilekçeleri ile şikáyet ve müdahaleden vazgeçmişlerdir. Yazınızda gerek ehliyet, gerek kaza anı ve sonrası ve gerekse yargılama aşamalarında iddia ettiğiniz şekilde bir durum hiçbir zaman olmamıştır.’’


Konu Başlığı: BURAK ERDOĞAN'IN KURYELİĞİ ÜZERİNDE DURULUYOR

Gönderen: ALP_ARSLAN

Eylül 08, 2008, 12:46:50 am
BURAK ERDOĞAN'IN KURYELİĞİ ÜZERİNDE DURULUYOR

Savcılık, izleme sırasında Tayyip Erdoğan'ın oğlu Burak Erdoğan'ın aynı binadaki Deniz Feneri ve Kanal 7'ye sık sık gittiğini saptadı. Bu saptama, Burak Erdoğan'la ilgili kurye kuşkusunun kamuoyuna yansımasına neden oldu. Frankfurt Savcılığı, kara para aklama ve dolandırıcılık suçlamalarıyla açtığı soruşturmayla ilgili Türk makamlarından bazı talepleri içeren bir dosyayı Ankara'ya gönderdi. Dışişleri Bakanlığı'na iletilen dosya Adalet Bakanlığı'nca incelendikten sonra Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK)'a devredildi. Dosya MASAK'ta yıllardır bekletiliyor.İÇ İÇE İLİŞKİLERFrankfurt'ta kapılar kırılarak girilen binada çok sayıda belgeye el konulmuştu. Operasyonun nedeni Deniz Feneri Derneği'nin topladığı 16 milyon Euro'nun 8 milyon Eurosunu Kanal 7'nin Avrupa bürosuna aktarmasıydı. Frankfurt Savcılığı'nın baskında gözaltına aldığı dört zanlıdan üçünün, hem Deniz Feneri Derneği'nde hem de paraların aktarıldığı Kanal 7 ve YİMPAŞ Grubu şirketlerinde yöneticilik yaptığı açıklandı.Kanal 7, 1995 yılında, Almanya'da Media 7 GmbH adıyla bir şirket kurdu. Gurbetçileri dolandıran Yimpaş'tan Media 7'ye, Media 7'den de Kanal 7'ye yüz binlerce dolar aktarıldı. Paralarını Yimpaş'a ve patronu Dursun Uyar'a kaptıran gurbetçiler perişan olurken, onların paraları ile Media7 ve Kanal 7 palazlandı. Bu operasyonda görev yapan isimler daha sonra Deniz Feneri Derneği'nin Avrupa merkezinde bir araya geldiler.Gurbetçi paralarını hortumlayan Yimpaş'ın ortak olduğu Media 7 daha sonra iflas ettiğini açıkladı. O dönemde şirketin başında son operasyonda tutuklanan Mehmet Gürhan ve arkadaşları vardı. Bu isimler aynı zamanda Kanal 7'nin de yönetiminde görev yaptılar. Hortumlanan paralar Kanal 7'ye akıyordu. Media 7 iflas edince yerine Euro 7 kuruldu.Mehmet Gürhan Euro 7'nin de ortağı. Mehmet Gürhan son operasyonda Deniz Feneri'nin topladığı yardım paralarını Euro 7'ye aktardığı için tutuklandı. Aslında Almanya'da başlatılan operasyonunun Türkiye'ye uzanan ilişkiler zincirinde hep aynı isimler ve bu isimlere ait şirketler var.BURAK ERDOĞAN SIK SIK GİDİP GELİYORDUÖn soruşturması yapılan davada Deniz Feneri Avrupa Başkanı ve Kanal 7 Avrupa Genel Müdürü Mehmet Gürhan'ın ve muhasebe sorumlusu Firdevsi Ermiş'in de ifadeleri alındı. Önceleri taksicilik yapan Mehmet Gürhan'ın Frankfurt'ta 17 taksiden olusan taksi filosunu nasıl elde ettiği ve Frankfurt yakınlarındaki Dietzenbach kasabasındaki daire ve villa gibi gayrimenkullerin kaynağı soruldu. Frankfurt savcısının yaptığı araştırmaya göre Tayyip Erdoğan'ın oğlu Ahmet Burak Erdoğan'ın da çeşitli zamanlarda Frankfurt Deniz Feneri ve Kanal 7'ye gelip gittiği belirlendi. Savcılık, araştırmanın en az bir yıl süreceğini, iki kamyon dolusu dosyanın incelenmesinin zaman alacağını, açıkladı.Ayrıca İzmir limanında bulunan Atlas isimli gemiye el konulabileceğini, bunun için de Frankfurt savcılığı nezdinde ön çalışmaların tamamlandığını belirten savcılık, ileriki günlerde bir grup Alman avukatın, Ankara'daki Alman Büyükelçiliği ile işbirliği yaparak, gemiye el konulması için hareket edilecek.KOSOVA'DA ARAŞTIRMA Federal Kriminal Dairesi Almanya, Fransa, Hollanda, Belçika, Avusturya ve İngiltere'nin yanı sıra Kosova, Türkiye ve Endonezya'da topladığı bilgilerle makbuzları karşılaştırdı. Savcılık, Kosova'dan gelen ilk makbuzlarla Deniz Feneri'nin kayıtlarında yer alan; Kosova'da fakir köylere dağıtıldığı ileri sürülen yardımlara ilişkin makbuzların ilk karşılaştırmasında söz konusu Deniz Feneri'nin hibe ettiği miktarlar ve kişilerin hayal ürünü olduğunun belirlendiğini açıkladı. Alman ve Kosova polisinin işbirliğiyle Deniz Feneri'nin makbuzlarda verdiği adres ve köylere gidildi. Buna göre 28 köyün muhtarı ile yapılan görüşmelerde söz konusu makbuzlarda yer alan bu isimlere ait kayıtlar bulunamadı. Kosova'daki muhtarlar, Alman İnterpol yetkililerine, "Hayatımızda ne Deniz Feneri duyduk, ne de sözü edilen kişiler köylerimizde var" dediler. Alman polisi, Kosova'nın yanı sıra Pakistan'da da araştırmalarını sürdürüyor. Pakistan'daki araştırmalarda Deniz Feneri'nin kayıtlarında yer alan üniversite yapımı işi de uydurma çıktı. Konu edilen üniversite ile ilgili hiçbir şeye rastlanamadı.Fatih'te muhtarların düzenledikleri sahte yardıma muhtaç kişiler ve yardım edildiği şeklindeki belgeler ayni zamanda araştırmanın diğer bir kanadını oluşturuyor. AKP'DEN ADAY OLACAKTIMehmet Gürhan'ın Almanya'daki bütün hesaplarına el konulduğunu, bütün mal varlığının satışının durdurulduğunu belirten savcı Doris Möeller-Scheü şöyle diyor:"Mehmet Gürhan aldığımız bilgilere göre Türkiye'de Temmuz ayında yapılacak seçimlerde AKP'den milletvekilliğine aday gösterilecekti. İncelediğimizde şahsın, Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmelerini Ankara'ya giderek bizzat gerçekleştirdiğini tespit ettik. Erdoğan ailesi ile sıkı ilişkilerde olan Mehmet Gürhan'ın İzmir limanında demirleyen ve İtalya'dan Türkiye'ye gurbetçi taşımak için alınan geminin Deniz Feneri'ne yapılan bağışlarla alındığını tespit ettik. Ayrıca uluslararası hukuksal yaptırımlardan faydalanarak Recep Tayyip Erdoğan'ın ifadesinin alınmasını talep edeceğiz."1992 yılında 2000 Mark karşılığı taksi şoförlüğü yapan Gürhan'ın 1,5 milyon Euro değerindeki filosuna nasıl sahip olduğunu, bir villa ve 4 daireden oluşan 4,5 milyon Euro'luk mülkiyeti nasıl ve hangi parayla aldığını Gürhan'dan sorduk. Gürhan gibi avukatları da çelişkili açıklamalarda bulundular."

BURAK ERDOĞAN'IN KURYELİĞİ ÜZERİNDE DURULUYOR

Frankfurt Savcılığı'nın 2007 yılının Nisan ayında başlattığı soruşturmada, en çok Mehmet Gürhan ile Türkiye arasındaki para trafiği üzerinde duruluyor. Buna göre Deniz Feneri Almanya'dan Türkiye'deki bazı banka hesaplarına yüklü miktarlarda paralar transfer ediliyor. Para transferlerinde üst düzey bir bürokratın Ziraat Bankası hesaplarının kullanıldığı, savcılık tarafından belirleniyor. Bu konu, Ankara'ya gönderilen ve şu anda MASAK'ta bulunan dosyaya da yansıtılıyor.Alman savcılığı, bu para hareketlerinin yaşandığı dönemde bir başka noktaya dikkat çekiyor. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın oğlu Ahmet Burak Erdoğan, tam da bu dönemde Deniz Feneri ve Kanal 7 Almanya'nın bulunduğu binaya sık sık gidip geliyor. Savcılığın bu ziyaretleri önemsemesi ve para transferleriyle aynı döneme denk geldiğine dikkat çekmesi, gazetecilerin de dikkatini çekiyor. Akşam ve Güneş gazeteleri internet siteleri gibi bazı yayın organlarında, "Burak Erdoğan kurye mi?" soruları ortaya atılıyor. Burak Erdoğan'ın Başbakan'ın oğlu olarak VIP salonlarını kullanması, üstünün veya eşyalarının aranmaması gibi özellikler de bu soruların dayanağı olarak değerlendiriliyor.