Sayfalar

Ön-Türkçe etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ön-Türkçe etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Ekim 2009 Salı

BUĞU VE BUHAR SÖZCÜKLERİ

Doç. Dr. Haluk BERKMEN
Bir önceki Ön-Türk Harflerinin Kökeni adlı 28 sayılı yazımda Vikinglerin orta Asya kökenli bir halk olduğu ve yazılarının Orhon yazı tarzına çok benzediğinden söz ettim. Şimdi onların Karadeniz kıyısındaki SAKA = AS ve OK boyları ile yakın akraba olduklarını kanıtlayacağım. Aşağıdaki şekilde Kırımda bulunmuş yazılı bir taş kabartma görülüyor
(Kaynak: Doğu Avrupa'daki Göktürk (Runik) İşaretli Yazılar, Yazan İsmail Doğan, Ankara 2002, sayfa 46).
Üstteki damga açıkça Tengri damgası olup aynı zamanda Odin haçı olarak da bilinir.
(Bkz. Gök Tengri-Odin aldı 11 sayılı yazım ve resim)
Kırım'da bulunmuş kabartmalı taş

Resmin sağında yazıyı Orhon ve Viking harfleri yardımıyla okuyorum. Sağdan sola doğru K2 (ince sesli bir K hecesi), İkinci harf Viking R harfi olup aynısını Orhon abecesinde bulamıyoruz. Ama Ön-Türk damgası olduğunu gösterdim. (Bkz. 15 sayılı yazım ve resimdeki kadim Anadolu kültürü olan Ön-Türk kökenli Etrüsk-Likya yazısındaki R harfi)

Üçüncü harf hem Ö hem de Ü olarak okunabilir. Son harf ise M harfi olup yukarıdaki resimdeki şeklin aynısıdır. Harfleri sağdan sola doğru yazarken bazen harflerin yansımış simetrik görüntüleri da kullanılırdı. Zaten en sağ harfin altındaki küçük işaret okunuşun başlama noktasını belirtiyor. Böylece ortaya çıkan söz KÖRÜM => KIRIM olup asıl kökü OK-OR-UM, yani OK halkına ait geniş bölge demek oluyor. Çünkü OR kök sözcüğünü Orta, Ordu gibi sözlerde buluyoruz ve anlamı da /geniş, büyük/ kavramlarını içerir. Ayrıca Karadeniz'in kuzeyindeki Ukrayna ülke adı OK-OR-ÖYÜ => UKRANYA şeklinde değişime uğramıştır. Yukarıdaki anlamı tekrar buluyoruz. Zira OK-OR-ÖYÜ /OK halkının büyük bölgesi/ demektir.
Tüm bu görüntülü belgeler ve yazı benzerliği Vikinglerin Asya kökenli bir halk olduğu ve dillerinin de Ön-Türkçeden dönüşmüş olduğu görüşünü kanıtlar durumdadır. Ön-Türk kültüründe yükselme ve yücelme kavramları çeşitli şekillerde ifade bulmuştur. Bir önceki yazımda sözünü ettiğim UB / BU damgasına geri dönmek istiyorum.

Bu kök sözcüğünden BUĞU ve BUHAR sözleri türemiştir. Her iki sözcük kaynayan sudan yükselen dumanla ilgilidir. Güneşi kutsal sayan Ön-Türk kültürü güneşe doğru yükselmeye özel önem vermiş, onu başarabilen hayvanları kutsal saymıştır. Boynuzlu hayvanları kutsal saymaları sadece maddi güç ve yeteneklerinden dolayı değil, boynuzun kendi başına bir yükseliş simgesi olmasından dolayıdır. Buğu ve buhar sözcüklerindeki BU kök sözcüğü bu yükseliş ile ilişkilidir. Tüm yöneticilerde görülen boynuzlu başlıklar, veya altın elbiseli adamdaki sivri külah aynı imgenin simgeleridirler. Altın elbiseli adamdan Issık Kurganı ve Kutsal Hayvanlar adlı 26 sayılı yazımda söz ettim. Kurganda gümüşten bir kâse ve bu kâseye kazınmış 26 işaretten oluşan bir yazı bulunmuştur.
Gümüş Kasedeki Yazı
Resimde görülen yazının okunuşu hakkında halen bile bir fikir birliği oluşmuş değildir. Batılı dilciler bu yazının Yunanca (veya o türden bir dil) olmasını isterler, çünkü onların inancına göre Sakalar Hind-Avrupa halkı olup konuştukları dil de Hind-Avrupa dili olmalıdır. Sonradan Yunan tarihçisi Herodot bu gurubu Skuz olarak adlandırmıştı. Harflerin sessiz olmalarından dolayı SKZ harfleri aslında AS-OK-UZ kök sözcüklerinin birleşimi olup SKUZ olarak okunmuştur. Gümüş kap üzerindeki yazıyı yukarıdaki resimde görüyoruz.
Bu yazıyı Kazım Mirşan şöyle okumuştur:

Ögün an onuyu öcü ok, ub-oz uç esitiz oz-ötü onuy oy ekiç ekil alız at
Anlamı da şudur: Asaletini (yüksekliğini) andığım (kişi) boynuzlaşmış bir OK’tur.
Uçarak yükselen onu (ruhunu) öteki dünyaya içeri alınız (kabul ediniz) atalar.
Burada ÖG (yüksek), Ögün (yükseklik, asalet) olmaktadır. Bugün dahi kullanmakta olduğumuz /öğünmek/ sözü /kendini yükseltmek, methetmek/ anlamını taşır.
UB-OZ ise /boynuz/ sözünün eski şeklidir. Yukarıda sözünü ettiğim UB / BU damgasının diğer okunuşu kullanılırsa BU-OZ = Boynuz olur.
Fakat diğer bir anlamı da /Buhar olup göğe doğru yükselerek özleşen/ demektir.
ÖCÜ-OK = Güçlü OK demektir. Bugün bile ÖCÜ sözü korkulması gereken güçlü bir varlığı akla getiriyor.
UÇ-ESİTİZ (Uçan, uçarak) yükselen şeklinde yorumlanıyor. Benim görüşüm bu sözcüğün farklı bir anlam içerdiğidir.
UÇ kök sözcüğü aynı zamanda /lider, yönetici/ demek olduğuna göre
UÇ-ESİTİZ = Lider yapınız demektir.
Çünkü ESİTİZ = EDİNİZ şekline dönüşmüştür.
OZ-ÖTÜ (yüksek ruhların ülkesi, öteki dünya) dır. Ozlaşmak, aynı zamanda Özleşmek demektir. Yani öze dönüp Gök tengri ile birleşmek anlamını içerir.
EKİÇ-EKİL ise (EKlemek ve İÇeri alarak İLetmek) kavramlarını ifade eder.
ALIZ bugün dahi kullandığımız /alınız/ sözüdür.
Sondaki AT ise kanımca Atalar demektir.
Yani yazıt atalara hitaben yazılmıştır.
Bence bu okunuş oldukça akla yakın gelmektedir ve Ön-Türkçe hakkında iyi bir fikir vermektedir.
Şu halde ufak bir değişiklikle benim yorumum şöyle olmaktadır:
Güçlü bir OK yöneticisi olan bu kişi buharlaşarak özüne doğru yükselmektedir.
Onu içeri alarak yönetici (lider) yapınız atalar.