Sayfalar

ZOR SORULAR etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ZOR SORULAR etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Ekim 2010 Pazartesi

ZOR SORULAR… Cevabı sizlerde saklı!



Prof. Dr. Anıl ÇEÇEN

01. Hangi Kürt kardeşimiz mimar, mühendis olmak istedi de, onlar teknik üniversiteye sokulmadı? 

02. Hangi Kürt kardeşimiz ülkenin herhangi bir yerinde mağaza, dükkân, kebapçı açtı da ona izin verilmedi? 

03. Hangi Kürt kardeşimiz şarkı-türkü okuyup kaset çıkartıp film yaptı da onun önü kesildi? 

04.  Hangi Kürt kardeşimiz Akdeniz'de, Ege'de 5 yıldızlı otel-motel yapmak istedi de ona teşvik verilmedi? 

05.  Hangi Kürt kardeşimiz banka kurmak istedi de ona izin verilmedi? 
06.  Hangi Kürt kardeşimiz herhangi bir partiden milletvekili adayı oldu da ona seçilme imkânı tanınmadı? 

07.  Hangi Kürt kardeşimiz turizm-seyahat acenteleri kurdu da ona ruhsat verilmedi? 

08.  Hangi Kürt kardeşimiz askerliği tercih etti de Ordu'da yükselmesinin önü kesildi 

09.  Hangi Kürt kardeşimiz geçmişte senato başkanı oldu da ona itiraz eden oldu? 

10.  Hangi Kürt kardeşimizin bu ülkeye cumhurbaşkanı olmasının önü kesik? 

11.  Hangi Kürt kardeşimizin Türkiye 1. Ligi'nde futbol oynamasının önünde engel var? 

12.  Hangi Kürt kardeşimize kredi verilmedi, hangisine doktor bakmadı, hangisine mektep kapısı kapatıldı? 

13.  Hangi Kürt kardeşimize bu ülkenin İstanbul'unun, Ankara'sının, Antalya'sının, Mersin'inin, İzmir'inin kapıları kapalı? 

14.  Hangi Kürt kardeşimize yurtdışına çıkmak istediğinde pasaport  verilmiyor? Ama o  Kürt kardeşlerin yaşadığı yerlerde, 25 yıldır gelene kurşun sıkıldı, gidene kurşun sıkıldı...  

KİM HASMANE OLDU? 
— Henüz 3 aylık asker olana da mermi yağdırıldı, terhisine 2 ay kalana da kurşun yağdırıldı... 

— Mayınlı tuzaklar ne kol bıraktı ne bacak! 

— Yüzlerce iş makinesine benzin dökülüp yakıldı, binalar kundaklandı, mektepler öğretmenleriyle bombalandı... 

— Fırsat geldiğinde tek asker de katledildi, 30 asker de kurşuna dizildi... 
— Yine de şehit ve gazi anneleri bağırlarına taş bastılar, kan davası gütmediler. 
— Türkiye’nin hiçbir köyünde kasabasında Kürt kardeşlerimize karşı hasım hane bir tutum ve davranış içine girmediler. 
— Bütün bunlar bir açılım değilse ne? Birileri bize bunun dışındaki açılımın ne olduğunu arı, net, duru, temiz biçimde anlatsa da bilsek! 
— Bilelim... Çünkü Türk vatandaşı zaten bağrını, gönlünü açmamış mı bu ülkede yaşayan herkese? 

DAHA BAŞKA AÇILIM NE OLA Kİ?

TÜRKİYE CUMHURİYETİ TASFİYE EDİLİYOR 

Türkiye, son yıllarda sürekli olarak dıştan dayatılan reformlarla uğraşmak zorunda bırakılıyor. 
Birilerinin çok acelesi olduğu için, bir an önce istedikleri aşamaya gelebilmek için dışarıdan içeriye doğru sürekli olarak bir inisiyatif yönlendirmesi yapmaktadırlar. 


Böylesi dışmerkezli bir emperyalist oyuna bütünüyle Türk toplumu alet edilmek istenirken Türk ekonomisinin köşe başlarını tutan kadrolarla medyada etkili olan işbirlikçi mandacı gruplar, ülkemizi böylesi bir maceraya doğru el birliği ile sürüklemektedirler. 


Yüzyıllar önceden hazırlanmış bir plan ve bu doğrultudaki proje uğruna büyük bir ulusal kurtuluş savaşı vererek kurmuş olduğumuz Türkiye Cumhuriyeti tasfiye edilmektedir
Bu gerçek artık saklanamayacak kadar açık ve net bir biçimde Türk kamuoyunda kesinlik kazanmıştır.
  
Hiç kimse cumhuriyet yıkıcılığı ya da Türkiye düşmanlığı yaptığını kabul etmiyor. Her şey "değişim" kavramı içerisinde ve Türk devleti dıştan zorlanan bir plan dâhilinde çözülmeye mahkûm ediliyor. 

Değişim sözcüğünün sihirli görünümünün arkasına sığınan ikinci cumhuriyetçiler, maddeci işbirlikçiler, alt kimlikçi federasyoncular, ılımlı İslamcı görünümlü şeriatçılar, emperyalizm ve Siyonizm ile her türlü işbirliğine açık olan oportünistler koalisyonu elbirliği ile Atatürk'ün cumhuriyetine saldırmaktalar ve kültürel alt kimlikçilik dış desteklerle hortlatıldığı gibi kayıt dışı ekonominin sağladığı olanaklarla yer altı ilişkileri doğrultusunda birçok mafya ve benzeri hukuk dışı çıkar örgütlenmelerinin de gündeme geldiği görülmektedir. 


Kurtlar Va disi gibi televizyon dizileri ile böylesine hukuk dışı bir yapılanma iç ve dış menfaat çevreleri tarafından hem özendirilmekte hem de desteklenmektedir. 

Böylesine olumsuz bir süreç içinde ülkenin birliği ve bütünlüğü tehlike altına sürüklenmekte, yetmiş beş milyonluk bir milletin gelecek güvencesini sağlamakla görevli Türk devleti her gün biraz daha gerileyerek devre dışı kalmaktadır


Bu aşamada Türkiye'yi yöneten bir zihniyet, yeni dönemin plan çalışmalarında devletin küçültülmesini ana hedef olarak ilan etmektedir. 


Bu tür bir hedef belirleme, şimdiye kadar yarısı tasfiye edilmiş olan Türkiye Cumhuriyeti devletinin geri kalan diğer yarısının da tasfiye edilmek istendiğinin en açık göstergesidir. 


Sürekli olarak dış baskılarla iyice küçülmüş olan Türkiye Cumhuriyeti devletinin geleceği ile ilgili planlama çalışmalarına devletin küçültülmesi ana hedef olarak belirlenirse, bu gelecekte Türkiye Cumhuriyeti'nin ulusal ve üniter yapısının ortadan kaldırılmak istendiğinin en açık göstergesi olarak anlaşılmasıdır.

Çünkü OECD istatistiklerine göre; Avrupa ve Amerika gibi kıtalardaki batı ülkelerine oranla en küçük devlet Türkiye Cumhuriyeti'dir. 


Batı ülkelerinde devletin ekonomideki ağırlığı ortalama olarak yüzde 40 ya da 50 oranında olmasına rağmen, Türkiye'deki devletin ekonomideki büyüklüğü son yıllarda yüzde 20'lerden yüzde 10'lara doğru küçülmüştür. 


Kendi devletlerini güçlü ve büyük tutan batılı emperyal ülkeler sıra Türkiye'ye gelince, Osma nlı İmparatorluğu'nun bugünkü mirasçısı Türkiye'yi daha da küçültmenin yollarını aramaktadırlar.

Avrupa Birliği sürecinde yani bir Yugoslavya modeli yaratarak Türkiye'nin ülkesini bir Sevr haritasına dönüştürmek isteyenler, bu doğrultuda devletin küçültülmesi için sürekli olarak baskı yapmaktadırlar. Avrupa Birliği'ne paralel olarak IMF ve Dünya Bankası gibi uluslar arası kuruluşlar da Türk devletinin küçültülmesi için devletin yetkili organlarını baskı altında tutmaktadırlar.

Kabuk devlet suçlamaları ile medyadaki papağanlarını Türk devletinin üzerine süren emperyal merkezler kendi devletlerini daha da büyütmenin arayışı içindedirler. Bu doğrultuda dünyanın her bölgesini sömürge durumuna düşürürlerken, Türkiye'yi de iyice küçülterek çeşitli eyaletlere bölebilmenin çabası içindedirler. 


Büyük Avrupa, Büyük Ortadoğu, Büyük İsrail gibi dünyanın merkezini içine alacak bölgesel federasyon planlarına Türkiye'nin ülkesini merkez yapmak isterlerken, bu ülkenin üzerinde kurulu bulunan Türk devletinin ortadan kaldırılmasına giden yolu açmak istemektedirler.

Demokrasi, küreselleşme, değişim gibi sihirli sözcüklerle Türk Devleti yavaş yavaş ortadan kaldırılmakta, gelecekte bir dış destekli federasyona giden yol açılmaya çalışılmaktadır. Batılı merkezlerin hepsi bu doğrultuda çalışırken, Yugoslavya'dan sonra dünyanın merkezinde kurulmuş olan Türk devleti de tasfiye edilmek istenmektedir


Son yıllarda reform adı altında gündeme getirilen bütün yasal düzenlemelerinin devletin merkezi gücünü ortadan kaldırdığı, parçalı bir yapıyı ortay a çıkarabilmek üzere merkezin yetkilerinin sürekli olarak yerel yönetimlere devredildiği artık iyice görülmektedir. 


Tablo kesin hatları ile belli olduğuna göre, Türk devletinin geleceğine bir büyük ulusal kurtuluş savaşı vermiş olan Türk milleti karar verecektir. Türk milleti ulusal ve üniter cumhuriyet devleti tasfiye edilirken, bu gidişe bir dur diyecek, ulusal egemenliğine sahip çıkarak yeni yüzyılda da bağımsız Türkiye Cumhuriyeti'nin çatısı altında yaşamını sürdürecektir. 


Artık devleti ve cumhuriyeti ortadan kaldırmakta olan bu reform görünümlü deforme sürecine Türk Milleti acilen "dur" demelidir.


Not: Bu yazı bir kamu hukuku profesörünün Türk kamuoyuna uyarısıdır.