9 Mayıs 2007 Çarşamba
Hilal Ay ve Yıldız
Hilal Ay ve Yıldız
Batı kaynaklarının bir kısmı hilalin ilk olarak Bizans kentinin bayrağında görüldüğünü, yıldızın ise Hıristiyan dininin kabulünün ardından Meryem Ana'ya ithafen Konstantin tarafından şehrin bayrağına eklendiğini belirtmektedir. Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethinin ardından 1000 yılı aşkın süredir kullanılmakta olan bu bayrağı benimsediği; aynı motifin bu tarihten itibaren de İslam dininin bir sembolü haline geldiği belirtilmektedir. Araştırmamızın ölçeğini biraz genişlettiğimizde, Türkiye'deki dağlık arazilerden Nil Vadisine kadar pek çok yerde "Ay tanrısı" tapınaklarının bulunduğu ve "Ay tanrısına" tapınmanın bir zamanlar, bugün Orta Doğu olarak tanımlanan bu yörede en yaygın din olduğunun kaynaklarda ifade edildiğini görüyoruz. Ay tanrısı hilal formunda bir sembol ile temsil edilmekteydi. Bugün İslam'ın baz aldığı ay ve yıl hesaplaması da bildiğimiz gibi Ay'ın evrelerine dayanmaktadır. Bu bölgede yaşamış en önemli uygarlık Sümerlerdir. Ural-Altay dillerinin Sümer dili ile ilgisi bilimsel olarak saptanmış olup, Türkçe ve Macarca'nın sözcüklerinin benzeşmesinde %50'nin üzerinde bir orana rastlanmaktadır. Örneğin Sümer dilinde "dingir", Türkçe'de "tengri" yani "tanrı"dır. Kültürel benzeşmelerin de çokluğu Sümerlerin orjininin de Orta Asya-Altay Dağları-Üç Sümer Tepesi olup, Mezopotamya'ya sonradan göçler vasıtasıyla geldiklerini işaret etmektedir. Bu bakış açısı altında, hilal, yıldız motiflerini yoğun olarak kullanmış olan Sümerlerin, bu sembolleri Orta Asya'daki köklerinden taşımış olması ihtimali kuvvetlidir. Zira, Sümerlerin dini inanışlarında, Altay kökenli TUR Dini'nin önemli etkisi göze çarpmaktadır. Göktürk'lerin paralarında, Ege adaları, Batı Anadolu ve Trakya'da arkeolojik kazılarda ele geçen sikkelerde ayyıldız motifinin sıklıkla kullanıldığı görülmektedir. Bu durum bölgede yaşayan halkların inanışlarında bu motiflerin yer ettiğini işaret etmektedir. Milattan önce 1200 ve 100 yılları arasında Orta Asya Türk dilini konuşan Saka adı verilen halkın Avrasya'da yaşadığı da saptanmıştır. Birlikte kullanıldığı durumlarda hilal, ayı simgelerken, yıldızın güneş veya venüs'ü ifade ettiği belirtilmektedir. Tarihi ve arkeolojik çalışmalar, hilal ve yıldız sembolünün kullanımını bir tarafta Sümerlerin inanışları vasıtasıyla Orta Asya TUR Dini'ne ve Türklerin atalarına, diğer tarafta ise Amerika yerlilerinin inançlarına dayandırmaktadır. Bugün Türk Bayrağında yer alan hilal ve yıldız motiflerinin binlerce yıllık bir yolculukla bugüne kadar geldiğini ve orijininin Türk'lerinde ataları olan kadim dönemlerde yaşamış uygarlıklara dayandığını görüyoruz. Sonuç olarak, tüm dünyanın bugün İslam dininin sembolleri olarak kabul ettiği hilal ve yıldızı; aslında biz Türklerin İslama bir sembol olarak kazandırdığını görüyoruz. Bayrağımızın al renginin tanrısal kutsal bir renk; üzerindeki hilal ve yıldızın da binlerce yılın gizeminden gelen astrolojik objeler olduğu kesin. Binlerce yıl bayrağında bu sembolleri taşımış böyle bir millete de elbette özgün bir görev verilmiş olmalıdır diye de düşünmemiz gerekir. Saygılarımla,
Osman Günsel Topbaş
Not: Osman Günsel Topbaş beyefendinin görüş ve düşüncelerine saygılarımı sunuyorum ancak bazı açıdan yetersiz gördüğümü belirtmeliyim. İleride bu konudaki yorumlarımı Tarih Felsefesi açısından ele alarak daha da geniş bir şekilde açıklayacağım. Osman beyin yazısının orijinalinde "Şaman-Şamanizm" geçen yerleri Tur Dini olarak ben değiştirdim. Çünkü Türklerin dinlerinin ismi ŞAMANİZM olamaz. Şaman bir din adamı değildir. Sonu "İzm"le biten bir kelime de din adı olamaz. "izm" ler ne zaman başladı. Sonu "izm"le biten, Komünizm, Faşizm, Emperyalizm, Kapitalizm, Maoizm, Kemalizm v.s. birer din olabilir mi? Saygılarımla.......İsmet Çabuk