Sayfalar

METAFOR etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
METAFOR etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Eylül 2010 Pazar

METAFOR * = CEMATLER

Türkiye'de hep bir cemaat konuşulup tartışılıyor.
Kimi eğitim çalışmalarını alkışlıyor,
Kimi açılan okulların gizli ajandasından bahsediyor.
Kimi cemaatin toplumsal uzlaşma için çaba sarf ettiğini iddia ediyor, Kimi cemaatin emniyetten adalete,
Milli eğitimden TSK'ya kadar gizli örgütlenmeler içinde olduğunu ileri sürüyor.
Hanefi Avcı’nın kitabı gündeme bomba gibi düştü.
Emniyet’in eski İstihbarat Daire Başkanı Hanefi Avcı, “Haliç’te Yaşayan Simonlar” kitabında Fethullahçılar”ın devleti nasıl ele geçirdiğini anlatıyor.
Kitap yurtsever aydınların Gülen cemaati ile ilgili iddialarını doğruluyor. 
TSK, yargı, emniyet teşkilatı, Milli Eğitim ve diğer devlet kurumları içinde yıllardır örgütlenen Gülen cemaati AKP iktidara gelene kadar son derece temkinliydi.
AKP iktidara geldikten sonra,
Özellikle Ergenekon davalarının açılmaya başlanmasıyla özgüvenleri aşırı derecede arttı.
Etkin oldukları kurumlarda kendilerinden olmayanları dinlemeye,
İzlemeye, çember altına alarak üzerlerinde baskı kurmaya, daha da olmadı iftiralarla bertaraf etmeye başladılar.
Biz aynı şekilde tartışılan başka bir cemaati tanıyalım:
Opus Dei.
Okullar, üniversiteler açıp medyada büyük bir güç haline gelen ve kiminin kutsal mafya diye tanımladığı bu cemaatin adını hiç duymuş muydunuz?
Jose Maria Escriva
(Opus Dei kurucusu)
Opus Dei,
(Latince: Tanrının işi) 2 Ekim 1928'de Madrid’te sıradan bir papaz olan Jose Maria Escriva de Balaguery Albas tarafından kurulan,
KATOLİK bir örgüt.
Opus Dei, İspanyol asıllıdır ve sadece 81 yıllık bir örgüttür.
Katolikliğe sadık Laik iş ve meslek sahiplerini bir araya getirerek Papa’ya Vatikan dışında destek olacak varlıklı ve iyi eğitim görmüş elit bir kadroyu oluşturmak amacı ile kurulan ama günümüzde Vatikan’da en etkili olan Laik kurumdur.
Gizli bir örgüt olan Opus Dei’nin tüm üyeleri Katolik meslek sahiplerinden oluşmakta fakat her ülkede örgütten sorumlu bir Kardinal bulunmaktadır.
Onlara göre Papa'nın kimliği, Kilise'nin de, Papalık Makamı’nın da üstündedir.
Papa, Tanrı-Krallığı’nın kutsal önderidir.
Böylesine yüce bir mertebeye erişebilen kişi de elbette Olağanüstü bir kişidir.
Bu nedenle Opus Dei, böylesine olağanüstü bir kişi tarafından temsil edilen Vatikan Devleti’ni yüceltir ve Kilise’yi ikinci planda görür.
BEŞ kıtada 475 üniversite ve yüksekokulu,
200 koleji vardı...
604 gazete ve dergiye sahipti...
52 radyo ve televizyon kanalı aralıksız yayındaydı...
Bu bilgiler 30 yıl önce Opus Dei üyesi Alvaro del Portillo'nun 1979'da ağzından kaçırdığı bilgilerdi.
Bugün ne kadar bir güce hükmettiği bilinmiyor.
TV ve radyo sayısının 700 olduğu tahmin ediliyor.
Peki iş ve siyaset dünyasında karmaşık ilişkiler yürüten Opus Dei neydi?..
“Allah'ın Eseri”
Adı, Josemaria Escriva de Balaguer'di.
Madrid'de sıradan bir Katolik papazdı.
İnzivaya çekildiği kilisede,
Tanrı'dan gelen vahiy sonucu 2 Ekim 1928'de Opus Dei (Allah'ın Eseri) adlı gizli cemaatini kurdu.
Amacı;
Vatikan ve kiliseler dışında Papa'ya destek olacak iyi eğitim görmüş elit bir grup oluşturmaktı.Opus Dei'ye göre Papa'nın kimliği, kilisenin ve Papalık kurumunun üstündeydi!
Papa; Tanrı-Krallığı'nın kutsal önderi olağanüstü bir kişiydi.
Opus Dei'nin ruhaniliği kendine özgündü.
Çilecilik; acı çekme yüceltiliyordu.
Müritler kırbaçla göğüslerine, sırtlarına vuruyordu.
Çünkü onlara göre acılar ruhu Allah'a yaklaştırıyordu!
Müritler okullarda yetiştirildi
Papaz Balaguer müritlerini genelde Katolikliğe sıkı sıkıya bağlı varlıklı,
iyi eğitim görmüş zenginlerden oluşturmaya gayret etti. (Cemaate bağlı işadamları genellikle turizm ve inşaat sektöründeydi.)
Mesleğinde başarılı doktor, mühendis, gazeteci, yazar vs. hepsini cemaatine kazanmaya çalıştı.
Başarılı da oldu.
Tamamen gizli olan cemaate üç tipte katılım olanağı vardı.
En kalabalık olan kadro dışı olanlardı.
Bunlar günlük hayatını cemaat idealine bağlı olarak yaşayan evli ya da bekar müritler idi.
Kadrolular ise kendini tamamen cemaate adamış seçkin, önderlik edecek erkekler ve kadınlardı.
Bir de yardımcılar vardı; cemaate üye olmayıp etkinliklere katılan ve özellikle de bağış yapan kişilerdi bunlar.
Kadrolu kişi Opus Dei'ye kabul edilmek için tanıklar önünde yemin etmek zorundaydı.
Sadakatle bağlı kalmak, gizliliğe harfiyen uymak ve havarilere özgü bir yaşam sürmek şarttı.
Aile yaşantısı onaylanmayan müritler ailelerinden uzakta özel evlerde barındırıldı.
Eğitim yoluyla seçkin-önder elemanlar yetiştirmeyi hedeflediler.
Okullar açtılar ardı ardına.
Yetmedi taşradaki başarılı çocuklar için yurtlar hizmete soktular.
Yurtdışı burs olanaklarını iyi kullandılar.Yetişen müritleri devletin kilit yerlerine yerleştirdiler.
Ve hep devlet desteği gördüler.
Çünkü düşman ortaktı...
'Hoşgörü' ve 'diyalog'
Opus Dei'nin anahtar iki sözcüğü vardı:
Hoşgörü ve diyalog!
Bu iki kavramı kullanarak dünyanın çeşitli ülkelerindeki insanlarla yakınlaştılar,
Konferanslar-seminerler düzenlediler,
Okullar açtılar,
TV-gazete satın aldılar.
Adları duyulmamış aydınları ünlü yaptılar.Sahibi oldukları 12 film şirketini psikolojik savaşın emrine verdiler.
Hoşgörü,
diyalog sözcüklerini ağzından düşürmeyen Opus Dei, diğer yandan soğuk savaşın en güçlü antikomünist örgütlerinden biri oldu.
Özellikle İspanyolca konuşulan Latin Amerika'daki ülkelerde sosyal hareketleri destekleyen kiliseler ile sol hareketlerin kurduğu ittifakı bastırmak için aktif olarak kullanıldı. Örneğin, Şili diktatörü Pinochet gibi eli kanlı askerlerle sıkı işbirliği içinde oldu.
Arjantin, Paraguay ve Uruguay'da otoriter rejimleri destekledi.
Nikaragua'da diktatör Somoza'yı, Peru'da Fujimori'yi finanse etti.
Yani CIA ile Opus Dei hep içli dışlı idi.Cemaat Avrupa'daki politik kirli işlerin de içindeydi.
Fransa'da sosyalist Mitterrand karşısına Cumhurbaşkanı adayı olarak çıkarılan Maliye Bakanı Valery Giscard d'Estaing'i desteklediler.
Zaten baba Edmond Giscard d'Estaing, Opus Dei'nin sahibi olduğu Banco Popular Espanol'un başkanıydı!,
Gladio'nun Türkiye'deki dinci ayağı hep gözlerden kaçırılmak istenmektedir.
Komünizmle Mücadele Derneklerini,
İlim Yayma Cemiyetlerini hangi hoca efendiler kurdu? CIA, Türkiye'de hangi hoca efendilere kefildir?)
Tanrı'nın Ahtapotu
Opus Dei'nin kurucusu Papaz Balaguer, ülkesi İspanya'ya bir daha dönmedi.
Hayatının sonuna kadar Vatikan'da yaşadı.
1975'te öldükten sonra önce 1990'da üstat ilan edildi. Ardından 2002'de azizlik mertebesine çıkarıldı!
300 yıl beklemesi gerekirken 15 yılda bu unvanı alıvermişti!
Tüm bunlara rağmen kamuoyundaki imajını hiç iyileştiremedi.
Milyar dolarlık serveti nedeniyle kutsal mafya olarak değerlendirildi.
İngiliz araştırmacı Michael Walsh, cemaate, Opus Dei (Tanrı'nın Eseri) değil Actopus Dei (Tanrı'nın Ahtapotu) adını verdi.
İsviçreli toplum bilimci, siyaset adamı Jean Ziegler ise Opus Dei'yi terörizm kadar mücadele edilmesi gereken aşırı sağcı bir hareket olarak gördüğünü yazdı.
Bu arada şunu yazmalıyım:
Avrupa'da Gladio'lar bir bir açığa çıktı;
Bir tek Türkiye'deki bilinmiyor diye yeri göğü birbirine katan liberaller,
İspanya'daki Gladio-Opus Dei ilişkisinin neden açığa çıkarılmadığını biliyorlar mı?
Bilmiyorlar.
Bilmedikleri çok...
Opus Dei, Vatikan'ın en önemli Hıristiyanlık Dışı Dinler ve İnançsızlar kurumunu elinde bulunduruyor.
Bu diyalog arayıcısı hoşgörülü kurum,
Müslüman ülkelerdeki bazı cemaatler ile sıkı bir işbirliği içinde.
Peki, kimdir bu cemaatler?
Ortak paydaları nedir?Yeni Dünya Düzeni'nin İslam ayağı olan Ilımlı İslam Projeleri nerelerde, nasıl kotarıldı?
Neymiş, cemaatler yalnızlaşan insanın terapi merkezi imiş!
Keşke mesele bu kadar basit olsa.
Opus Dei ve benzeri cemaatler aslında gerçeği yüzümüze çarpıyor.
Tabii görmek isterseniz.
Opus Dei ile ilgili pek çok tartışma yaşanmış ve olumsuz görüşler dile getirilmiş buna rağmen örgüt herhangi bir açıklama yapmamıştır.
Bu görüşlerden bazıları şunlardır:
Opus Dei kendisiyle terörizm kadar mücadele edilmesi gereken,
Gizli çalışan aşırı sağcı bir harekettir.
İngiliz araştırmacı Michael Walsh;
Bu örgüte Opus Dei (Tanrının işi) değil Actopus Dei (Tanrının ahtapotu) denilmelidir.
2.8 milyar dolar serveti,600 medya aracı bulunmaktadır;
15 üniversitesi,
97 teknik okulu,
36 ilköğretim okulu olan Opus Dei Tarikatı son olarak karikatür krizi ile gündeme geldi.
Tarikata bağlı 'Studi cattolici' dergisi HZ. Muhammed'i cehennemde tasvir eden bir karikatür yayınlayarak dinler arası diyalog girişimine ağır bir darbe vurdu.
Tarikat dünya siyasetini tıpkı bir ahtapot gibi sarıyor. İngiltere Milli Eğitim Bakanı,
Polonya hükümetinde görev yapan 3 bakan,
Perulu 2 bakan,
ABD Anayasa Mahkemesi'nin 2 yargıcı,
Amerikan Kongresi'nin onlarca üyesi,
Eski FBI Başkanı Louis Freeh
Ve Fox televizyonunun yorumcusu Robert Novak;
Opus Dei müridi olduğunu gizlemiyor.
ABD'de kürtaj, eşcinsel evlilikleri ve kök hücre çalışmaları konusunda yönetimin muhafazakâr tutum göstermesinin ardında Opus Dei'nin yattığı vurgulanıyor.
Opus Dei tarikatı Dan Brown'ın Da Vinci Şifresi kitabının sayfalarında ölümsüzleştirilmiş ve sağ kanat politik gündemini belirlemekle suçlanmıştır.
Opus Dei, hakkında çok fazla konuşulan fakat günümüz dinsel toplulukları içinde hakkında en az şey bilinen örgüttür.

Dünyadaki siyasal gelişmeleri analiz etmeden cemaat olgusunu tek mistik boyutuyla kavrayamayız.

*Metafor: bir şeyi başka şey ile benzetmeye, kıyaslamaya, anlatmaya yarayan mecazlardır.



İbrahim Halil OKUYAN
İnşaat Yüksek Mühendisi





--
Serpil İpekçi KÖLE



--

Vedat KÖLE